TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP'li Hasan Öztürkmen'in 3 Mart’ın ‘Laiklik Günü’ ilan edilmesi için verdiği kanun teklifini, ‘kaba ve yaralayıcı’ ifadeler içerdiği gerekçesiyle iade etti.
Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in 1 Mart tarihinde verdiği yasa teklifine sahip çıkıyoruz!
Gaziantep Milletvekili Avukat Hasan Öztürkmen’in, Hilafet ile birlikte Şer'iyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırıldığı, Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasasının kabul edildiği 3 Mart 1924’ün yüzüncü yılında 3 Mart’ın Laiklik Bayramı olarak kutlanması için TBMM Başkanlığına sunduğu yasa teklifi TBMM Başkanı AKP’li Numan Kurtulmuş tarafından “kaba ve yaralayıcı” bulunduğu gerekçesiyle iade edildi.
AKP’li Numan Kurtulmuş’un imzasıyla yazılı olarak iletilen gerekçeli iade kararında “TBMM İçtüzüğünün 67'nci maddesinde “Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa, Başkan gereken düzenlemelerin yapılması için o yazı veya önergeyi sahibine geri verir” hükmü yer almaktadır. Yapılan incelemede yazı ekinde yer alan ilgi Kanun Teklifi'nin genel gerekçe kısmının dördüncü parağrafının ikinci cümlesi mezkûr İçtüzük hükmü çerçevesinde değerlendirilmiştir.” ifadeleri yer almaktadır.
Söz konusu kararda yasa teklifinin gerekçe bölümünde atıf yapılan «Milli Eğitim Bakanının tarikat/cemaatlerle protokol anlaşmalarını açıkça savunması, Bakanlığın dinci/gerici müfredat dayatması, kadınlara yönelik gerici hamlelerin, Medeni Kanun’a dönük saldırıların artması, hilafet çağrıları ve hilafet bayraklarıyla ülkenin meydanlarında boy gösteren gerici güruhlar açıkça Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almaktadır.» cümlesini «kaba ve yaralayıcı» bulan TBMM Başkanı’nın ülkenin dört bir yanında yükselen hilafet çağrılarından, tarikat ve cemaatlerin eğitim alanı başta olmak üzere artan faaliyetlerinden, yurttaşların haklarını ve yaşamlarını düzenleyen Medeni Yasa’ya dönük tasfiye girişimlerinden, kadınları hedef alan gerici saldırılardan rahatsızlık duymadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.
TBMM Başkanlığı’nda oturan Kurtulmuş’a şunları hatırlatmak isteriz:
Tarikat ve cemaatler 13 Aralık 1925'te yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 677 sayılı yasaya göre yasaktır. Tekke, zaviye ve türbeleri açanlar, bu yerlerde ayin yapanlar, geçici de olsa izin verenlere dönük cezai işlemler yasanın ilgili maddelerinde belirtilmektedir. Dolayısıyla, Kurtulmuş’un «kaba ve yaralayıcı» dediği ifade, suç teşkil eden bir fiile dönük yapılan tespittir. Kurtulmuş yasalar önünde suç teşkil eden bir fiili mi savunmaktadır?
3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Öğretim Birliği yasası halen yürürlüktedir. Bu yasayla medreseler kaldırılmış, ülkemiz sınırlan içindeki bütün okullar, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. 2 Mart 1926'da kabul edilen maarif teşkilâtı hakkındaki yasa ile laik eğitime uygun, ilk ve ortaöğretim programları düzenlemesi hayata geçmiştir. Bugün açıkça bu yasaları ihlal eden Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili gerekçede yer alan ifade bu yasalara atıfla Milli Eğitim Bakanlığı’nın suç teşkil eden uygulamalarını tespit etmektedir. Kurtulmuş, anayasal güvence altında olan 3 Mart yasalarını ayaklar altına alan uygulamaları mı savunmaktadır?
Bu yasalara ek olarak, yasa teklifinin gerekçesinde ortaya konan ve yukarıda alıntılanan ifadeler, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değiştirilemez ilkesi olan laiklik ile birebir örtüşmekte, Anayasanın ihlaline dönük yürütülen eylem ve faaliyetleri ortaya koymaktadır. Anayasada, Cumhuriyet’in temelinin laiklik olduğu, başlangıç bölümü ile 24, 42, 58 ve 174. maddelerde yer verilen kurallarla ortaya konmaktadır. Buna göre;
Anayasa’nın, başlangıç bölümü ile 24. maddesinde,
- Kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;
- Devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal temel düzeninin, yani toplumsal ve kamusal alanın kısmen de olsa din kurallarıyla düzenlenemeyeceği;
- Dinin, din duygularının ve dince kutsal sayılan değerlerin, siyasal ve bireysel çıkar sağlamak için kullanılamayacağı;
- İbadet, dini ayin ve törenlerin laik Cumhuriyeti korumak amacıyla sınırlandırılabileceği, belirtilmiştir.
- maddede, eğitim ve öğretimin “Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda” ve “çağdaş bilim ve eğitim esaslarına” göre yapılacağı;
- maddede, gençlerin “Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda” ve “pozitif ilmin ışığında” yetiştirileceği;
- maddede, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın laiklik ilkesi doğrultusunda görev yapacağı;
- maddede de, “Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini sağlama amacı güden” Devrim Yasaları, anayasal koruma altına alınmıştır.
Yasa teklifinin gerekçe bölümünde, özellikle son aylarda artan bir şekilde ülkemizin cadde ve meydanlarında, hatta adliyelerinde hilafet ve şeriat bayrakları ile şeriat ve hilafet çağrıları yapıldığı tespit edilmektedir. Bu tespit yukarıda hatırlatılan Anayasa maddelerine dayanmakta, Milli Eğitim Bakanlığının uygulamaları ve Bakanın sözleri ile birlikte söz konusu fiil ve eylemlerin Anayasaya aykırı olduğunu hatırlatılmaktadır. TBMM Başkanı Kurtulmuş, anayasal suç olan fiillerin ve uygulamaların tespit edilmesini kaba ve yaralayıcı mı bulmaktadır?
Bizzat siyasi iktidarın öncülüğünde, tarikat ve cemaatlere güç kazandırılmasından, bu unsurlar eliyle laikliğin her gün ayaklar altına alınmasından rahatsızlık duymayan Kurtulmuş’un, Sayın Öztürkmen’in sunduğu yasa teklifini kaba ve yaralayıcı bulması şaşırtıcı değildir.
Açıktır ki, AKP’li Numan Kurtulmuş, laikliği değil, laikliğin tasfiye edilmesine dönük faaliyetleri koruma derdine düşmüştür. Bu yanıyla da Kurtulmuş, iade gerekçesi olarak ortaya koyduğu ifadelerle anasayal ve yasal olarak suç oluşturan faaliyetlere destek olmaktadır.
Laiklik Meclisi’nin katkılarıyla 3 Mart gününün Laiklik Bayramı olarak kutlanması için Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in 1 Mart tarihinde verdiği yasa teklifine sahip çıkıyoruz!
Laiklik mücadelesinden bir adım bile geri atmıyor, gerici uygulamalar ve laikliğin tasfiyesine karşı çalışmalarımızı büyüteceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Bütün yurttaşları bu mücadeleyi güçlendirmeye, kitle örgütlerini ve siyasi partileri laikliğe sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Laiklik Meclisi
27 Mart 2024