Laiklik Meclisi, sermayenin emekçi ve halk düşmanı programını tavizsiz bir biçimde uygulayan siyasi iktidarın gelecek tahayyülümüzü gasp etmek üzere tasarladığı “yeni anayasa” girişiminin şiddetle karşısındadır.
BU SİYASİ İKTİDAR VE BU MECLİS ANAYASA YAPAMAZ!
“YENİ VE SİVİL ANAYASA” SÖYLEMİYLE LAİKLİĞİN TASFİYESİNE HAYIR!
Siyasi iktidar, Cumhuriyetin tasfiyesi ile yeni rejimin tesisi konusunda önemli bir mesafe kat etmiş, Anayasayı tanımadığını çeşitli vesilelerle ifade etmenin yanı sıra laikliğe aykırı uygulamaları da büyük oranda kurumsallaştırmıştır. “Yeni Anayasa” girişimiyle yeni rejimin hukuki zemininin kurulması hedeflenmektedir.
1921 Anayasasına atıfla yürütülen bu girişim Cumhuriyet ve laikliğin tasfiyesi anlamına gelmektedir. 1921 Anayasasının, egemenliğin, Kurtuluş Savaşını yürüten meclis nezdinde ulusa ait olduğunu belirlemesi, kurulacak olan Cumhuriyetin zeminini hazırlaması açısından önemi tartışılmazdır. Bu metin, sonrasındaki Anayasa metinleri ile birlikte ele alınmalı ve Cumhuriyet tarihi açısından değeri bu çerçevede teslim edilmelidir. Ancak, 1921 metninin henüz kuruluşun tamamlanmadığı, 1876 tarihli Kanun-i Esasinin ve saltanatın yürürlükte olduğu savaş koşullarında hazırlandığı ve yeni devletin tüm ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğu gerçeği gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle, 1921 Anayasasında devletin dini islamdır ibaresi ile birlikte şeriat ve kuvvetler birliği düzenlemeleri henüz kaldırılmamıştır. AKP sözcüleri tarafından 1921 Anayasasına yapılan atfın sebebi tam olarak budur.
Siyasi iktidar, 2010 ve 2017 dönemeçlerinde büyük oranda değiştirdiği ve buna rağmen, laiklik ilkesi başta olmak üzere, birçok hükmünü sürekli ihlal ettiği mevcut Anayasa yerine, gerici yeni rejimi hukuki açıdan da tahkim edecek yeni bir anayasa peşindedir. Böylece, emperyalizmin güdümündeki karşı devrim, laikliğin tasfiyesi ile birlikte Cumhuriyetin tamamen ortadan kaldırmasını, idari yapının dönüştürülmesini ve ülkenin sermaye egemenliğine kayıtsız-şartsız teslimini de sağlamış olacaktır.
Yeni Anayasa yapımı, ancak bir kurucu meclisin kullanabileceği yetkidir. Ne bu Meclis bir konvansiyonel kurucu meclistir, ne de “Yeni Anayasa” ile kuruluşu tamamlanmak istenen yeni rejimin herhangi bir meşruiyeti vardır. Türkiye’nin böyle bir anayasa gündemi yoktur! Türkiye’nin, “Yeni Anayasa” girişimine karşı laik bir Cumhuriyet için direnme gündemi vardır.
Karşı devrim sürecinde mevcut Anayasayı dahi tanımayan bu gayrimeşru siyasi iktidar anayasa yapamaz! Şaibeli referandumlar sonucunda dayatılan düzenlemelerle tüm yetkileri elinden alınmış bu Meclis de Anayasa yapamaz!
“Yeni ve sivil anayasa” söylemiyle yürütülen bu süreç, dinci-gerici rejimin kendisini tahkim etme çabasının üzerinin örtülmesidir aynı zamanda. Burada tarikatlara ve dinin siyasete alet edilmesine karşı temel güvence olan laiklik ilkesini, açık ya da örtülü bir şekilde anayasal zeminin dışına atma çabası gözden kaçırılmamalı ve bu oyuna karşı çok net bir tutum içerisinde olunmalıdır.
Başta ana muhalefet partisi olmak üzere, düzen muhalefetinin “Yeni Anayasa” girişiminin müzakereye açık olduğu izlenimini veren yaklaşımları karşı devrim sürecini meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. “Yeni Anayasa” girişimini teknik ve hukuki alana sıkıştırarak tartışmaya açmak da, bu tehlikeli sürecin üzerini örtmek anlamına gelir.
Karşı karşıya olduğumuz tablo, eşit ve özgür bir toplumun hayatı dönüştürme, değiştirme iradesinin temeli olan laikliğin, Cumhuriyet zeminin tamamen tasfiyesidir. Siyasi iktidarın, tarikat ve cemaatlerle birlikte hedeflediği “Türkiye Yüzyılı” işte budur!
Bu nedenle Laiklik Meclisi, sermayenin emekçi ve halk düşmanı programını tavizsiz bir biçimde uygulayan siyasi iktidarın gelecek tahayyülümüzü gasp etmek üzere tasarladığı “yeni anayasa” girişiminin şiddetle karşısındadır.
Laiklik Meclisi, Türkiye’nin bütün ilerici güçlerini “yeni anayasa” girişimini reddetmeye ve laiklik mücadelesine omuz vermeye çağırır.
Laiklik Meclisi, 13 Mayıs 2024