ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

AÇIKLAMALAR

1. 3 Mart 1924 tarihinde çıkartılan üç devrim yasası olarak bilinen yasalardan 429 sayılı yasa ile Şeriye Vekaleti kaldırılmış ve Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
2. Diyanet İşleri Başkanlığı görevlileri, görevlerini yerine getirirken, özellikle Anayasa’nın 2 nci maddesindeki laiklik ilkesine, inanç ve ibadet özgürlüğüne ilişkin 24 ncü maddesine ve bu kurumun anayasal dayanağı olan 136 ncı maddesine uygun hareket etmek ve bu maddeler gözetilerek çıkartılan 633 sayılı yasaya aykırı davranmamakla yükümlüdür.
3. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 01.8.2025 tarihindeki cuma hutbesinde kadınların kıyafetleri, 08.8.2025 tarihli cuma hutbesinde de tatil konusu ele alınmış, 15.8.2025 tarihli hutbe de “kul hakkı ateşten gömlektir” başlığı altında kadınların miras haklarını da içine alan açıklamalar yapılmıştır. (EK.01)
4. Söz konusu cuma hutbelerinde, kişisel ve sosyal yaşamın, hatta bütün hak ve özgürlüklerin, islam dini kurallarına göre yorumlanması ve kullanılması, dolayısıyla laik hukuk düzenine aykırı hareket edilmesi anlayışıyla yaklaşılmıştır. Bunlar yapılırken, uzmanların da belirtiği üzere, dini kurallar da gerçeğe uygun yorumlanmamıştır. (EK.02)
5. Bir kısmı yukarıda gösterilen 01.8.2025, 08.8.2025 ve 15.8.2025 tarihli cuma hutbeleri, inanç ve ibadet özgürlüğü kuralları dışında kalmakta, laiklik ilkesiyle çok açıkça çatışmaktadır. Milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi bozan içerik taşımaktadır.
6. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir devrim kurumu olarak, laiklik ilkesi doğrultusunda görevlerini yerine getirmesi gerekirken, bu ilkeye en çok aykırı davranışlar sergileyen, adeta laikliğe aykırılığın odağı olan, anayasayı en çok ihlal eden bir devlet organı durumuna gelmiştir.
7. Diyanet İşleri Başkanlığı, yapılan aykırılıkları o düzeye taşımıştır ki, 15.8.2025 tarihli hutbede, laikliğe, eşitlik ilkesine ve Türk Medeni Yasası’na aykırı biçimde, kız çocuklarının (feraiz hükümlerinde olduğu gibi) mirastan yarım pay almaları gerektiğini bile ifade edilebilmiştir. Söz konusu metinler, "Cuma hutbesi" adı altında yayınlansalar bile içeriği çok açıkça ceza hukuku yönünden suç oluşturmaktadır.
8. Cumhurbaşkanı başdanışmanı olan şüpheli, 16.8.2025 tarihinde, X sosyal medya hesabında;
   

   “Diyanet İşleri Başkanlığımızın hazırladığı Cuma hutbelerine malum zihniyet saldırıp veryansın ediyor. Ey gafiller! İslam dini sizin keyfinize göre eğip bükebileceğiniz bir din değildir, bunu o kalın kafalarınıza iyice kazıyın! Rabbimizin gönderdiği hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim apaçık hakikatleri her ayetiyle ortaya koymuşken sizler buna kulaklarınızı tıkıyor, gözlerinizi kapatıyor, delalet üzere karanlığınızı yaşıyorsunuz. Allah’ın hükümleri kıyamete kadar baki kalacak; ne siz ne de sizin kirli emelleriniz bu hakikati karartamayacak!”(EK.03)

   şeklinde, özellikle gündemdeki üç adet Cuma hutbesini de konu alan bir paylaşımda bulunmuştur.
9. Yapılan paylaşımda, ifade özgürlüğünün sınırları aşılmış, "ey gafiller" diye de hitap edilerek laikliği savunanlar küçümsenmiş ve aşağılanmış, halk kin ve düşmanlığa açıkça tahrik edilerek, tartışmasız biçimde şeri hükümlerin geçerliliği savunulmuştur.
10. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, suç duyurularına bile konu olan Ağustos ayındaki ilk üç cuma hutbesi konusunda, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatı dahi taşıyan şüpheli, daha da ileri adımlar atılarak, "kıyamete kadar şeriat" demekten geri durmamıştır.
11. İktidar partisi mensubu Bülent Arınç bile, 17.8.2025 tarihinde X sosyal medya hesabında Diyanet İşleri Başkanı yönünden bu üç cuma hutbesinin hukukla çatışmadığını söylemek isterken, "Bu sistem terk edilmeli ve anlattığım sistemin herkes için uygulanması mecburi olmalıdır demiş olsaydı bu durum laikliğe aykırı bir eylem olurdu" demiştir. Şüpheli "kıyamete kadar şeriat" demekle, Bülent Arınç'ın sözlerinin bile çok çok ötesine varmıştır. (EK.04/ Paragraf 3-son cümle)
12. Yapılan açıklama, 17.8.2025 tarihinde sadece şüphelinin kendi X hesabında 384.000 kişi tarafından görülmüşken, çok kısa bir süre sonra 20.8.2025 tarihinde 540.000 kişi tarafından görülmüştür. Yorum, paylaşım ve beğeni sayısı da aynı paralelde artmıştır.
13. Başvuruya konu açıklama, şüphelinin sıfat ve görevi, hitap ettiği kitle, bu kitleyi etkileme gücü ve içeriği de gözetildiğinde, kamu düzeni yönünden açık ve yakın tehlike oluşturacak nitelikte de olan, kamu göreviyle bağdaşmayan, anayasayı ihlal eden ve suç oluşturan bir açıklamadır.
14. Şüphelinin açıklaması, Türk Ceza Yasası’ndaki; suç işlemeye tahrik (5237 SY md 214), suçu ve suçluyu övme (5237 SY md 215), halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (5237 SY md 216), kanunlara uymamaya tahrik (5237 SY md 217), görevde yetkiyi kötüye kullanma (5237 SY md 257) suçlarını oluşturmaktadır.
15. Somut olarak ortaya konulan suçlama nedeniyle iddianame düzenlenmesi gerekmektedir.
16. Şüphelinin yaptığı açıklamayı paylaşan ve olumlayarak yorum yapanlar yönünden de aynı sorumluluk söz konusudur. Adı geçenlerin kanıtların kaybolmaması için ivedilikle saptanması gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEK

Yukarıda belirtilen nedenlerle, hazırlık soruşturması yapılarak, ilgililer hakkında iddianame düzenlenmesini ister ve dilerim.

Saygılarımla. 20.8.2025