2025’in Şubat ayında güçlenerek süren laiklik ihlalleri, özellikle devlet kademelerinden başlayarak, yargı, eğitim ve toplumsal yaşamı kuşatan karşı devrim sürecinin karanlığını ortaya koymaktadır.
Şubat ayı verileri, siyaset ve devlet kademeleri ile bürokrasinin en üst kademeden başlayarak, Anayasa’nın laiklik ilkesini hiçe sayan söylem ve programlarını arttırarak sürdürdüklerini, gerici faaliyetleriyle bilinen yapıların, tarikat cemaat uzantısı vakıf ve derneklerin üniversiteler, eğitim kurumları, mülki idare amirlikleri, belediyeler ve devlet kademeleriyle olan ilişkileri ve işbirliklerini gözler önüne sermektedir.
Siyasi iktidar ile yakın çevresi tarafından Cumhuriyet’i ve değerlerini adeta “devr-i sabık” olarak niteleyen “Yeni Türkiye” söylemleri, laik Cumhuriyet’i gayri meşru ilan ederek, ona sahip çıkan yurttaşlara göz dağı vermeyi hedefleyen ifadeleri Şubat ayı raporumuzda yer almaktadır.
Şubat ayındaki yargı kararları, laik hukukun tamamen hiçe sayılarak, siyasi iktidarın “yeni hukukunun” işletildiğini ortaya koyarken, gerici çevrelerin siyasi iktidarla birlikte “yeni anayasa” dayatmasını taşıdığı düzey, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikenin yakıcılığını göstermektedir.
Siyasi iktidar ile devlet kademelerinin ve gerici çevrelerin, Suriye’yi ele geçirerek geçici hükümet kurduğunu ilan eden cihatçı terör örgütü Heyet Tahrir eş-Şam’a (HTŞ) desteği ile en üst düzeyde resmi kabullerinin yanı sıra, adeta hanedanlıkmışçasına hiçbir resmi temsiliyeti olmayan kişilerin bu gayri meşru işgal kuvvetlerinin temsilcisini devlet olanaklarıyla ziyareti Şubat ayı raporumuzdaki verilerde yer almaktadır. Bu durum ülkemizin, emperyalizmin yanı başımızdaki coğrafyada yürüttüğü operasyonlarla bağlantılı olarak yüzyıllar öncesinin karanlık zihniyetiyle nasıl kuşatıldığını ortaya koymaktadır.
TSK’daki Cumhuriyet değerlerinin, bu değerlere sahip çıkan görevlilerin tasfiyesine dönük adımların yanı sıra, siyasi iktidara yakın gerici çevrelerce bu görevlilerin hedef gösterilmeleri Şubat ayı raporumuzda yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığının “Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ve ÇEDES projesi adı altında süren laiklik karşıtı artan gerici uygulamaları, özellikle “Ramazan ayı etkinlikleri” adı altında Şubat ayı boyunca endişe verici bir düzeye taşınmıştır. Bakan Tekin’in ve bakanlık görevlilerinin laiklik karşıtı söylem ve uygulamaları ile birlikte Bakanlığın tarikat cemaat uzantılı gerici örgütlenmelerle imzaladığı protokoller ve ortak faaliyetleri Şubat ayında devam etmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğitim kurumları başta olmak üzere çeşitli bakanlıklarda, devlet kurumlarında ve toplumsal alanda artan gücü ve etkisi Şubat raporumuzdaki verilerle ortaya çıkmaktadır.
Şubat ayında, sağlık kuruluşları ile üniversitelerde devam eden laiklik karşıtı ve bilim dışı faaliyetlerin toplumsal alanda yarattığı etki ülkemizin bilimsel düşünceden ve laiklikten hızla koparıldığı göstermektedir.
Şubat ayı raporumuzda yer alan veriler, yargı ve ordu dahil olmak üzere devlet kurumlarındaki dönüşümün tehlikeli boyutlarını gözler önüne sermektedir. Karşı devrim hamlesi, emperyalizm ve onunla birebir bağlantılı laiklik karşıtı gerici işleyiş, giderek daha bütünlüklü ve tehlikeli bir biçimde hızlanarak sürdürülmektedir.
Laiklik Meclisi İzleme Merkezi olarak yukarıda bahsedilen gündemlerden ulaşabildiklerimizin ayrıntılı dökümlerine 101 kapsamlı başlıkta Şubat 2025 Laiklik İhlalleri Raporu’nda yer verdik.
Laiklik Meclisi İzleme Merkezi
"LAİKLİK İHLALLERİ RAPORU, Şubat 2025" raporunu indirmek için tıklayın.
MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ, MAHKEME KARARLARI VE YARGI
- Sosyal medya X platformunda AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında resen soruşturma başlatılan “astrolog” Hilal Saraç, gözaltına alındıktan sonra sevk edildiği mahkemece tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, "X platformunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘ye alenen hakaret eden Hilal Saraç hakkında re’sen soruşturma başlatılmış olup, adı geçen kişi gözaltına alınıp ifadesinin alınmasına müteakiben sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştır" ifadelerine yer verildi. (8 Şubat) Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Gezi soruşturması kapsamında tutuklanan ünlü menajer Ayşe Barım hakkında tahliye kararı veren İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Fatih Kapan hakkında soruşturma başlattı. (19 Şubat)
- Sivas Madımak Katliamı davasında idam cezası alan ve sonrasında cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilen 23 kişiden 17'si tahliye edildi. Sivas E Tipi Cezaevi’nde bulunan 7, Tokat T Tipi Cezaevi’nde bulunan 10 kişinin 2 haftalık süreç içerisinde tahliye edildiği öğrenildi. Aynı zamanda Madımak Katliamı fiillerinden 6 kişinin de tahliye edilmesi için başvuruların yapıldığı bilgisi verildi. Anayasa Mahkemesi (AYM), 2023 yılında Madımak Katliamı’nda çakmağı çakarak yangını başlattığı belirtilen Yunis Karataş’a tahliye yolu açan bir karar verdi. Sivas Katliamı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Yunis Karataş, "koşullu salıverme" hükümlerinden yararlanmak için başvurdu. Başvuruyu değerlendiren Sivas İnfaz Hakimliği, ‘‘terör suçlusu’’ olduğu için Karataş’ın koşullu salıverme hükümlerinden yararlanamayacağına karar verdi. Yunis Karataş, bunun üzerine AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Yunis Karataş’ın başvurusunu inceleyen AYM, koşullu salıverme hükümlerinin uygulanamayacağı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının terör suçluları yönünden ölünceye kadar devam edeceği, ancak Karataş’ın ‘‘terör suçlusu’’ sayılamayacağı sonucuna vardı. AYM'nin bu kararın ardından davada 32 yılın sonunda ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 23 kişiden 17'si tahliye edildi. Böylelikle davada tutuklu sayısı 6'ya düştü. (27 Şubat)
SİYASAL İKTİDAR
Cumhurbaşkanlığı ve AKP Hükümeti
1. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, AKP’li Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da yer aldığı ikili görüşme ve heyetler arası çalışma yemeğinin ardından Erdoğan ve Şara ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Erdoğan, “aziz kardeşim” sözleriyle hitap ettiği Şara ile Suriye'de güvenliğin ve ekonomik istikrarın tesisine yönelik atılabilecek müşterek adımları değerlendirdiklerini söyleyerek “Hemen her konuda tam bir fikir birliğinde olduğumuzu memnuniyetle gördüm. Bilhassa Suriye'nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı atılacak adımları mütalaa ettik. DEAŞ olsun, PKK olsun terörün her türlüsüyle mücadelede Suriye'ye gereken desteği sağlamaya hazır olduğumuzu kendisine ifade ettim. Suriye'nin kuzeydoğusundaki kampların kontrolü bağlamında da yanlarında olduğumuzu tekrar teyit ettik. Ahmet Şara kardeşimin terörle mücadele noktasında ortaya koyduğu güçlü iradeden dolayı duyduğumuz memnuniyeti belirtmek istiyorum. Ülkelerimizin ve bölgemizin selameti açısından birlikte aynı hedef doğrultusunda güç birliği yapmaktan başka bir yolumuz da açıkçası bulunmuyor. İnşallah dayanışma içerisinde hareket ederek terörün olmadığı bir huzur ve güven iklimini ortak coğrafyamızda tam manasıyla hâkim kılacağımıza inanıyorum.” ifadelerini kullandı. Şara da, görüşme sonrası "İlişkileri derin bir stratejik işbirliğine dönüştürme arzusundayız" dedi. (4 Şubat)
2. AKP Turgutlu Gençlik Kolları Başkanı Hamza Coşkun, sosyal medya hesabından Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen teğmenlere yönelik yaptığı paylaşımda “Recep Tayyip Erdoğan en kudretli paşalarınızın hapiste altını bezletti, siz kimsiniz de ona kafa tutuyorsunuz” ifadelerini kullandı. (4 Şubat)
3. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında Suriye ile ilgili de konuştu. Erdoğan konuşmasında “Suriye'nin, Cumhurbaşkanı Şara'nın basiretli liderliği altında inşallah en kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyoruz. Tadamon, Hama, Doğu Guta katliamı başta olmak üzere Baas rejimi tarafından işlenen vahşi cinayetlerin hesabı da tek tek soruluyor ve sorulacaktır. Ülkenin farklı yerlerinde kazılan toplu mezarlar bulundukça, Esad rejiminin ve şebbihalarının kanlı yüzü ortaya çıkıyor. Bildiğiniz gibi Suriye'de terör örgütlerine yer yoktur. Şu anda Sayın (Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed) Şara'nın oradaki verdiği mücadele terör örgütlerine yönelik bir mücadeledir. Terör örgütlerinin Suriye topraklarında ya silah bırakarak ya da bıraktırılarak faaliyetlerine son vermeleri şart. Bunları Sayın Şara'yla açık net görüştük. Suriye'de kalıcı istikrarı sağlamak için oluşturulan özellikle Suriye ordusu dışında silahlı gruplar olmamalıdır. Bu konuda müspet gelişmeleri görüyoruz. Sayın Şara'nın da bu konudaki hassasiyetini bizzat kendisinden dinleme fırsatımız oldu. Birçok grup kendilerini feshederek Suriye ordusuna katılıyor ve Suriye'nin birliği, beraberliği için gayret göstereceklerini de ilan ediyorlar.” ifadelerini kullandı. (9 Şubat)
4. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın, dört günlük Malezya, Endonezya ve Pakistan resmi gezisine, oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın Genel Başkanı İbrahim Beşinci ile Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Yasin Aslan'ı da götürdüğü, Beşinci’nin sosyal medya paylaşımıyla ortaya çıktı. (10 Şubat)
5. HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda konuşan AKP Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu “Ulus devletin doğasında tekçilik, baskı, zulüm ve asimilasyon vardır ve Cumhuriyet tarihi boyunca sürgünler, köy yakmalar, işkenceler, ölümler, hapisler ve İstiklal Mahkemeleri. Kürtler bunların tümünü yaşadı ama gelinen noktada asimile olmadı. Türkiye Ortadoğu’da, Ön Asya’da, Kafkasya’da, Balkanlar’da, Afrika’da önüne yeni hedefler koymuş. Bu hedeflere varabilmesi için başta kendi evinin içindeki sorunu çözmesi lazım. Selçuklu’dan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar bin yıllık birlikte yaşam vardı. Gelinen merhalede yeni bir anayasa ve Ortadoğu’daki gelişmeleri bertaraf etmek için Türkiye’nin önüne koyduğu hedefleri gerçekleştirebilmek için doğru temelde bir ittifak. Bu ittifakı Türkiye yeni baştan yapmalı” dedi. (16 Şubat)
6. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada TÜSİAD'ın eleştirileriyle ilgili “Eski Türkiye'yi özlüyor olabilirsiniz, Yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz” dedi. (19 Şubat)
7. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda “Aziz milletimizin kaderini değiştiren, Türkiye Yüzyılı’na emin adımlarla ilerleyen kutlu yolculuğumuzda, Allah’ın izniyle yarım kalan hiçbir hikâye olmayacak… AK Parti’mizin 8’inci Olağan Büyük Kongresi’ni inşallah 23 Şubat Pazar günü partimize yakışır bir atmosferde icra edecek, hep beraber yeni bir dönemin kapılarını açacağız.” ifadeleriyle birlikte partisinin kongre reklam videosunu paylaştı. (21 Şubat)
8. Gülen cemaati bağlantılı “Maydonoz Döner” isimli yemek şirketi zincirinin AKP ve MHP’liler tarıfından açıldığı ortaya çıktı. Birgün Gazetesinin haberine göre yemek şirketi sahiplerinin de aralarında bulunduğu 353’e yakın isim gözaltına alındı. MHP Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan, 1 Mart 2024’te yerel seçim çalışmaları kapsamında il yönetimiyle birlikte Kızılay’daki Maydonoz Döner açılışına katıldı. Doğan’ın Instagram hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, "Maydonoz Döner İşletmesi Açılışı (Kızılay), Kütahya Seramik Mağazası Açılışı (Keçiören), Mamak Açık Hava Buluşması...” ifadeleri ile birlikte açılıştan görüntüler de yer aldı. AKP’li Akyurt Belediye Başkanı Hilal Ayık, AKP Akyurt İlçe Başkanı Murat Yıldırım ve yönetim kurulu üyeleri, Meclis üyeleri ve Akyurt Gençlik Kolları Başkanı Akyurt’taki Maydonoz Döner açılışında kurdele kesti. Açılıştan kareleri AKP Akyurt hesabı paylaştı. Açılışlara katılanlar arasında AKP’li Bala Belediye Başkanı Ahmet Buran, MHP Bala İlçe Başkanı Bayram Özdemir, MHP MYK eski üyesi Mehmet Ali Tanrıverdi, AKP Bala İlçe Başkanı Evren Dalkıran da yer aldı. (22 Şubat)
9. AKP’li Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı AKP’li Cüneyt Yüksel, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı AKP’li Mustafa Varank AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın “İhtisas Akademisi” adıyla düzenlediği etkinlikte konuştu. (22 Şubat)
10. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan Kabine Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada “Şunu lütfen bir an olsun unutmayalım. Ekonomik zorluklar gelip geçer ama dayanışmamız baki kalır. Sıkıntılar gelip geçer ama muhabbetimiz ebediyyen devam eder. Dertler gelip geçer ama gözyaşını sildiğimiz mazlumların duası bizimle kalır. Dünya bir imtihan yeridir.” dedi. (24 Şubat)
11. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın Külliyesinde Ramazan ayı boyunca düzenlenecek etkinliklerle ilgili internet sitesi açıldı. www.kulliyederamazan.com adresiyle faaliyet gösteren internet sitesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenleyiciler arasında yer aldığı görüldü. (28 Şubat)
12. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlarda “Külliye’de Ramazan” adı altında düzenlenen konser ve sergi programlarının duyurularını paylaştı. (28 Şubat)
13. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan onlarca arabalık büyük bir konvoyla Suriye'nin başkenti Şam’a gitti. B. Erdoğan'a eşlik eden heyette, AKP Grup Başkan Vekili Abdülhamit Gül, AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank, AKP İzmir Milletvekili Mehmet Muharrem Kasapoğlu, AKP Bursa Milletvekili Fatih Dönmez ve Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı Büyükelçi Burhan Köroğlu yer aldı. HTŞ’nin Şam’a vali olarak atadığı ve ABD’ye İsrail ile daha iyi ilişkileri kolaylaştırma çağrısı yapan Mahir Mervan ile görüşen B. Erdoğan daha sonra Emevi Camisi’nin içindeki bir bölüme AKP’li Gaziantep Belediyesi’nin yaptırdığı halılardan serdi ve cuma namazı kıldı. . B. Erdoğan, daha sonra Suriye’de yönetimi ele geçiren cihatçı terör örgütü HTŞ’nin lideri Colani (Ahmet el Şara) ile görüştü. Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, “Erdoğan’ın üst düzey Türk heyetine başkanlık ettiğini” yazdı. (28 Şubat)
Mülki İdareciler ve Dış Temsilcilikler
1. Siirt Valisi Kemal Kızılkaya, Siirt İl Müftülüğü tarafından yarıyıl tatilinde 7-16 yaş arası çocuklara yönelik “Namazla Buluşan Kahramanlar Projesi: Sevap Avcıları Aranıyor” projesi kapsamında düzenlenen ödül törenine katıldı. Kuran tilavetiyle başlayan ve çocuklara hadis okutulan programda konuşan vali Kızılkaya “Çocuklarımızın camilerde namaz kılmayı öğrenmesi, hadislerle ve Kur'an-ı Kerim ile büyümesi toplumsal değerlerimiz açısından büyük bir kazanımdır. Bu proje sayesinde çocuklarımızın manevi gelişimlerine önemli katkılar sağlanıyor. Büyükler olarak bu tür projelerin ne kadar kıymetli olduğunu biliyor ve mutlulukla karşılıyoruz.” dedi. (3 Şubat)
2. İzmir Valiliği’nin 6 Şubat depremlerini anma için Konak Meydanı'nda düzenlendiği “depreme karşı bilinçlendirme” etkinliğinde arama kurtarma stantlarının yanına “Hayır çarşısı” adı altında müftülük ile Türkiye Diyanet Vakfı yanı sıra Menzil tarikatına bağlı Nezir Derneği de stant kurdu. Depremde çadır satan Kızılay ise stant açmadı. Son Mühür gazetesinden Berivan Kaya’nın haberine göre; Konak Meydanı’na AFAD, Polis Arama Kurtarma, İzmir İl Müftülüğü Arama Kurtarma, Türk Telekom Arama Kurtarma gibi birçok arama kurtarma ekibi çadırları kuruldu. İzmir İl Müftülüğü “Deprem bölgesinde bir tuğla da senden olsun” sloganıyla cami ve kuran kurslarının yapımı için 'hayır çarşısı' kurduğu görülürken Diyanet Vakfı da alanda “kermes” adı altında yiyecek ve içecek satışı yaptı. Menzil tarikatına bağlı Nezir Derneği’nin arama kurtarma standı açtığı görüldü. (6 Şubat)
3. Ankara’da sahte içkiden 33 kişinin hayatını kaybettiğini ve 20 kişinin yoğun bakımda tedavi gördüğünü, kaçak alkol üretimi ve satışı yapan 32 kişiye yönelik işlem yapıldığını, bunların 13'ü tutuklandığını, 17'sinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını duyuran Vali Vasip Şahin, “Ne olur alkolden uzak duralım. Zaten alkol hem sağlımız geleceğimiz açısında zararlı olan bir madde. Hele sahte alkol, hayata kast eden bir madde. Dolayısıyla alkol kullanılmamalı, kullanılacaksa da yetkili satıcılardan ve bilinen yerlerden alınmalı” dedi. (7 Şubat)
4. Suriye’yi ele geçiren cihatçı terör örgütü HTŞ destekçisi Halid Abdo sosyal medya hesabından, Türkiye’nin Şam Geçici Maslahatgüzarı olarak atanan Burhan Köroğlu’nun Gaziantep’te özel olarak üretilen halıların Emevi Camisinde serildiğini açıkladığı Arapça videoyu yayınladı. (23 Şubat)
Milli Eğitim Bakanlığı
1. Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Esenköy Ortaokulu’nda görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni 61 yaşındaki Aziz T.’nin 20’ye yakın öğrencisinin pornografik görüntülerini çektiği ortya çıktı. Aziz T. hakkında, 3 yıl önce görev yaptığı okulda öğrencisine taciz iddialarıyla açılan davada tutuklanarak soruşturma neticesinde meslekten ihraç edildiği ortaya çıktı. Aziz T.’nin cep telefonuyla kız öğrencilerin ve çevredeki kadınların fotoğrafını çektiği ayrıca şüphelinin cep telefonunda çok sayıda çocuk pornografisi ve müstehcenlik içeren fotoğraf ve videonun bulunduğu ortaya çıktı. (1 Şubat)
2. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın’ın kendisini ziyaret eden ve şikayetlerini dile getiren kadın öğretmenlere “Meslekten ayrılıp, evde oturabilirsiniz. Benim hanım da çalışmıyor. Siz de çalışmayabilirsiniz” dediği ortaya çıktı. Aydın, 31 Ağustos 2023’de yaptığı Okul Müdürleri Toplantısında “Bindallı giyen kadının ahlaka mugayir (aykırı) durumu mümkün değildir”, “Kapalı giyinen bir kadının ahlaksızlık yapması mümkün değildir” gibi ifadeler kullanmıştı. (3 Şubat)
3. İstanbul’da, içinde sekiz lise 345 derslik ile kapalı ve açık spor alanları, konferans salonları, yurtlar ve 600 kişilik ibadet alanının yer aldığı tam donanımlı “Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi” AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan tarafından açılırken 6 Şubat depremleri sonrası deprem bölgelerinde öğrenciler hâlâ çok zor koşullarda eğitim almaya çalışıyor. Üzerinden iki yıl geçmiş olmasına karşın deprem bölgesinde bu eğitim döneminde de eğitim çadır ve konteynerlerde yapılmaya çalışıldı. Yıkılan okulların yerine yenileri yapılamazken çok sayıda okulda ise birleştirilmiş okul uygulaması yani ikili eğitim yapılıyor. Binlerce öğrencinin eğitime kendi olanaklarıyla ulaşmaya çalıştığı bölgelerde çocuklar okula otostopla yada yürüyerek gidip geliyor. (3 Şubat)
4. Menzil cemaatinin mevcut elebaşısı olarak hareket eden Saki Elhüseyni’nin vakfı olan Serhendi Vakfı’nın; Türkiye’nin çeşitli yerlerinden lise çağındaki öğrencileri cemaatin merkezi olan Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki Menzil köyüne götürdüğü ortaya çıktı. Cumhuriyet Gazetesinden Aytunç Ürkmez’in haberine göre sosyal medya hesaplarından paylaşılan Menzil köyüne yolculuğa ait görüntülerde vakfın gençlik işlerinden sorumlu birimi olan “Serhendi Gençlik” Sultanbeyli’den otobüsle bir kafile erkek öğrenciyi İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinden Menzil köyüne götürüldüğü, yolda ve köyde öğrencilere Saki Elhüseyni’yi destekleyici “Yol saki, aşk bâki” yazılı pankartla fotoğraf çektirildiği görüntülerin yer alırken İstanbul’un Başakşehir ilçesinden lise çağındaki kız öğrencilerin oluşturduğu bir kafilenin de aynı köye taşındığı, otobüslerin belediyeler tarafından sağlandığı belirtiliyor. (7 Şubat)
5. AKP’li Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Menzil cemmatiyle bağlantılı olan Özedönüş Platformu’nun Şubat ayı değerlendirme toplantısına katılarak yaptığı konuşmada müfredatın yenilenme çalışmalarının 2013 yılında başladığını söyledi. Tekin “Bizim müfredatımızı biraz hafifletmek gerekiyor. Mantığını değiştirmemiz lazım. Bilgi vermek değil, bilgiyi beceriye dönüştürmek. Her toplumun her vatandaşın, her ülkenin vatandaşının eğitim öğretim sisteminden kendi toplumsal şartlarına göre beklenmeleri var” dedi. Platformun 2025-2026 Dönemi Şubat Ayı Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, günümüzde çalışan öğretmenlerin yüzde 80'ninin AKP döneminde atandığını belirten Tekin “İkinci Dünya Savaşı'nda Rusya'nın Orta Asya'yı işgali sonrası kendi hegemonyasını egemen kılmak için kullandığı ismi niye biz kullanalım? Biz çocuklarımıza hala 'Orta Asya' diyoruz. 'Orta Asya' deyince sanki onlarla bizim aramızdaki kültür ve gönül bağını kaybetmiş oluyoruz. Dolayısıyla ben dedim ki bugün, 'Orta Asya' demeyelim, 'Türkistan' diyelim. Çünkü orijinal ve doğru adı odur. Bizim bu coğrafyadaki ülkelerle Filistin'den tutun, Orta Asya'ya kadar, Balkanlar'dan tutun, Orta Doğu'ya kadar bizim gönül coğrafyamız hakkında çocuklarımız bilgi sahibi olsunlar. Yarın bize demesinler ki; 'Bizim bu Kudüs'le, Filistin'le, Kıbrıs'la ne alakamız var? Bunu biz müfredatımızda vermeliyiz, diye düşündük. Kültür ve Gönül Coğrafyamız adıyla bir komisyon kurduk.” ifadelerini kullandı. Fatih’te bir otelde düzenlenen toplantıda, Özedönüş Platformu Başkanı Emir Abi, ASKON Başkanı Mustafa Koca, İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Bayrampaşa Kaymakamı Abdullah Çiftçi, Eyüpsultan Kaymakamı Arslan Yurt, okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenciler yer aldı. (8 Şubat)
6. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından Hatay’da okul öncesi eğitim alan çocuk sayısı yüzde 14,41; Kahramanmaraş’ta yüzde 12,81; Adıyaman’da yüzde 7,21; Malatya’da yüzde 6,84 azaldığı, okul öncesi için binaların yetersizliğine rağmen sadece Ekim 2024’te Diyanet İşleri Başkanı’nın katılımıyla 9 tane 4-6 yaş Kuran kursu açılışı yapıldığı ortaya çıktı. Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş Birgün’e verdiği röportajda “Antakya'da 8 bine yakın öğrencimiz konteyner okullarda eğitim görüyor. Hatay'da depremle ve depremden sonra hasardan dolayı 210 civarında okul yıkıldı. İş eğitime okula gelince yok. Ekim’de Ali Erbaş geldi,9 tane 4-6 yaş Kuran kursunun açılışını yaptı. Ama bir tane okulöncesi açılışı yapmadılar.” dedi. (8 Şubat)
7. AKP’li Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı bir yayında 12 yıllık zorunlu eğitim hakkında “Zorunlu eğitimin çok olduğunu, yakında bunun tartışmaya açılacağını ben de tahmin ediyorum. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak doğru olmayabilir. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak doğru olmayabilir Kaynak: Yusuf Tekin: Zorunlu eğitimi tartışmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı. (9 Şubat)
8. Türkiye’de Hizbullah adıyla faaliyet yürüten islamcı terör örgütüyle bağlantılı Peygamber Sevdalıları Vakfı Genel Başkanı Beşir Şimşek, “O’nu Oku O’nu Yaşa” sloganıyla düzenlediği Siyer Yarışmasına desteği için Milli Eğitim Bakanlığı’na teşekkür etti. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda faaliyet yürüten vakfın başkanı Şimşek “O’nu Oku O’nu Yaşa Siyer Yarışması’nın gerçekleştirilmesinde desteklerini sunan; İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine, Okul/Kurum Müdürlerine, öğrencilerinin Peygamber Efendimizin hayatını okumalarına vesile olan öğretmenlerimize ve değerli velilerimize, bu yarışmaya duasıyla, gönlüyle, kalemiyle ve diğer imkânlarıyla destek veren herkese en kalbi duygularla teşekkürlerimizi sunuyor, ecirlerinin fazlı ilahiden keremine yaraşır şekilde verilmesini niyaz ediyor ve rıza-i ilahiye nail olmalarını yüce Rabbimizden diliyoruz." diye konuştu. MEB’in söz konusu vakıfla 26 Kasım 2024’te imzaladığı protokole göre; platform tarafından hazırlanan duyuru ve afişlerin MEB’e bağlı okulların panolarına asmasına, platformun okul binalarında yarışma düzenlemesine izin verilmişti. Cumhuriyet Gazetesinden Aytunç Ürkmez’in haberine göre protokolde okul müdürlüklerinin yarışmalar için konferans salonlarını ve derslikleri hazır bulundurması talimatı verilirken platformun belirlediği öğretim üyesi, araştırmacı, panelist, uzmanların da okullara girmesine de onay çıkmıştı. (9 Şubat)
9. Başkanlığını Gülen cemaatinin yayın organlarında faaliyet yürüten, yazılar yazan, programlara çıkan, karma eğitime karşı olduğunu açık açık ifade eden Osman Çakmak’ın yaptığı Maarif Platformu, asli ilkesini “kulluk bilinci” olarak tanımlayan Enderun Özgün Eğitimciler Derneği ve amaçları arasında “Allah-İnsan-Âlem bütünlüğüne dayalı bilim, eğitim ve sanat dilinin yaygınlaşması için ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla ortak çalışma ve araştırmalar yap(tır)mak.” yer alan İstanbul Medeniyet Enstitüsü’nün Kasım 2024’te ortaklaşa düzenlediği “Türk Eğitim Sistemi ve Zorunlu Eğitimin Yansımaları Çalıştayı” sonuç raporu yayınlandı. “Bir Problem Alanı Olarak Zorunlu Eğitim” başlığıyla düzenlenen “çalıştay”ın sonuç raporunda, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun uygulama biçiminin eğitimde çeşitliliği engellediği iddia edilirken, “Zorunlu eğitim sistemi, tüm öğrencilerin aynı kalıba sokularak bireysel farklılıkların göz ardı edildiği, insan akıl ve fıtratına ters bir uygulamadır.”, “Zihinleri sınırlandıran zorunlu eğitim ve müfredat tekeli gibi uygulamaların, özgür ve müfredat çeşitliliğine imkân veren esnek yapılara dönüştürülmesi bir ihtiyaçtır.”, “Bugünkü eğitim sisteminde gençlerimiz hayata geç başlamaktadır. Evlilik yaş ortalamasının her geçen gün daha da yükselmesinde, eğitim ve meslek planlamasının önemli bir etkisi vardır.”, “Zorunlu eğitim uygulaması, eğitimi bir hak değil dayatma aracı haline getirmektedir.”, “Zorunlu eğitim mutlaka olacaksa, bu ancak temel eğitimle sınırlı olmalıdır.”, “Milyonlarca öğrenci için aynı müfredat uygulanması en büyük sorunu teşkil etmektedir. Çünkü müfredat belirlenirken öğrencilerin aynı koşullarda, aynı zekâda ve yapıda olmadığı göz ardı edilmektedir. İhtiyaçlar, alışkanlıklar ve ekonomik düzey aynı olmadığı halde; bina, öğretmenler, anlayış ve müfredat aynı kalmaktadır.”, “Evlilik yaş ortalamasının her geçen gün daha da yükselmesinde, eğitim ve meslek planlamasının önemli bir etkisi vardır. Gençlerin okullarda kalma süresine bağlı olarak iş ve aile kurma yaşı yükselmektedir. Dolayısıyla bu durum aile ve akrabalık ilişkilerinin yanında genel ahlakı da olumsuz olarak etkilemektedir.”, “4 + 4 + 4 olarak tarif edilen eğitim sisteminin öncelikle üçüncü 4 yıllık kısmı zorunlu olmaktan bir an önce çıkartılmalı ve okumak isteyenler için üç yıla düşürülmelidir. Ülkemizde büyük çapta ara eleman eksikliği olduğu bilinmektedir. Bu açığın kapatılması için öncelikle öğrencilerin büyük kısmını mesleki eğitime yönlendiren bir uygulamaya geçilmesi gerekmektedir.” gibi skandal ifadelerin yanı sıra “Yerelleşme ve Esnek Müfredat”, “Mesleki Eğitimin Güçlendirilmesi”, “Portfolyo Sistemi”, “Zorunlu Eğitim Süresinin Kısaltılması” gibi öneriler yer aldı. (9 Şubat)
10. Karaman'ın Ermenek ilçesindeki Kazancı Lisesi duvarında “Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir ve her görüldüğü yerde ezilmeli” yazdığı, yazının altında Mustafa Kemal Atatürk imzası kullanıldığı ortaya çıktı. (13 Şubat)
11. Tekirdağ Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilkokul ve ortaokullara gönderilen resmi yazıda “Dijital Gençlik Hareketi” ve “Çocuklar Camii Buluşması” adı altında öğrencilerin öğle namazına götürüleceği bildirildi. Etkinliği düzenleyen vakıfların arasında AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu TÜGVA’nın da yer aldığı öğrenildi. Yazıda yer alan diğer vakıflar arasında İHH Çerkezköy Temsilciliği, Çerkezköy Eğitim ve Gençlik Derneği (ÇEGEDER) de yer alırken düzenlenen etkinliğe YouTuber Sertaç Güngör’ün de katılacağı ortaya çıktı. Yapılacak etkinliğin ise Çerkezköy Osmanlı Camisinde düzenleneceği öğrenildi. (16 Şubat)
12. Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre önceden yalnızca merkezi kurumlarla protokol imzalanması zorunluyken, artık ilçelere özgü olan yerel vakıflarla da okullar protokol imzalayabilecek. Değişiklikte “Yapılan değişiklikle okullarda öğretim programlarının geliştirilmesi, öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri, eğitim ortamlarının iyileştirilmesi, üretimin artırılması, seminer ve projelerin nitelik yönünden geliştirilmesi ve benzeri çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla yükseköğretim kurumları, il müdürlükleri, belediyeler, işletmeler, sivil toplum kuruluşları, spor kulüpleri ile diğer kamu ve özel kurum veya kuruluşlarla iş birliği yapılarak her türlü araç, gereç, öğretim elemanı ve diğer imkanlardan yararlanılması için gerekli tedbirler alınacak. Bunlara ilişkin çalışmalar için ilgili kurum, kuruluş ve diğer paydaşlarla il/ilçe millî eğitim müdürlüğünün bilgisi ve onayı dahilinde protokol düzenlenebilecek. Yapılacak iş birliği ve protokoller, il/ilçe millî eğitim müdürü ve okul müdürünün imzası olacak şekilde düzenlenecek. Bakanlığın ilgili genel müdürlüğüne de konuyla ilgili bilgi verilecek.” Ifadelerinin yanı sıra “Merkezi sınav puanıyla öğrenci alan okullara atanan öğretmen ve görevlendirilen yöneticiler, Milli Eğitim Akademisinde Bakanlıkça belirlenen eğitimlere katılacak.” maddesi de yer alıyor. (22 Şubat)
13. Kasım 2024’te partisinin Batman merkez ilçe kongresinde yaptığı konuşmada “1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuran’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey ile benim anladığım şey aynı değil...” ifadelerini kullanan AKP’li Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’de bu camilerin nerelerde ve kaç tane olduğuna ilişkin soru önergesine “Amacı dışında kullanılan camilere ilişkin bilgiler; TBMM tutanaklarında, Resmi Gazete’de yayımlanmış kanunlarda, bilim insanlarının makalelerinde ve konuya ilgi duyan araştırmacıların çalışmalarında mevcuttur.” diyerek very paylaşmadı. (23 Şubat)
14. Ders sırasında öğrencilerine yaptığı konuşmayı kayda alarak sosyal medya hesabından paylaşan bir İngilizce öğretmeni, yayınladığı videoda “Bize Osmanlı torunu olduğumuz unutturulmuş. Bizim İslam medeniyetinin çocukları, torunları olduğumuz unutturulmuş. Şarlatanları bulup bizi dinden uzaklaştırmışlar. Açık saçık giyinmeye modernizm demişler. Bize soykırım uyguladılar. Müslümanların sayısına dinamiti koydular mı nüfusumuza? Onlar üçer dörder tane doğuruyor ama.” ifadelerini kullandı. (23 Şubat)
15. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA, İstanbul Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesinde “Türkiye’nin Demokrasi Süreci ve 28 Şubat Paneli” düzenledi. R.T. Erdoğan’ın kızı ve NUN Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Esra Albayrak’ın da konuşmacı olduğu panel TÜGVA’nın sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. (28 Şubat)
16. İstanbul’daki bazı ilçe milli eğitim müdürlüklerinin okul müdürlerine “Ramazan Ayında okulda yapılabilecek etkinlikler” konulu yazılar gönderdiği ortaya çıktı. Cumhuriyet Gazetesinden Taylan Gülkanat’ın haberine göre Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okul müdürlerine gönderilen mesajda, "Kıymetli müdürlerimiz, Ramazan ayının manevi iklimini okullarımızda yaşatma adına yapılabilecek etkinlikler paylaşılmıştır. Yapılan veya yapılacak olan etkinlikleri özelden paylaşılmasını rica ederim" ifadeleri kullanıldı. Yapılabilecekler ise şöyle listelendi: “Okul girişinin ve koridorların yıldız ve hilallerle süslenip süslenmesi Ramazan sokağı köşesi oluşturulması, manilerle davul çalınması koridor ve sınıflarda dolaşılması, okul adına İmsakiye bastırılması, sadaka vermeye teşvik, okul giriş televizyon ve ekranlarına ramazanla ilgili video veya müzik yansıtılması, her güne bir ayet, bir hadis bir sahabi tanıtılması, Ramazan risalesi; şiir kompozisyon veya resim yarışmaları yapılması, Ramazanla ilgili sohbet, seminer, iftara davet etmek iftara katılmak, öğrenci ve velilerle hatim okunması, Kuranı kerim okunması, sınıf ve veli iftarları düzenlenmesi, Teravih için camilere yönlendirme ve cami ziyaretleri, kutsal emanetlerin gezilmesi, zorlanmadan oruç tavsiye edilmesi, çizelge tutulması sonunda da başarı belgesi verilmesi, ilkokullarda ortaokullarda tekne orucu uygulaması yapılması, Ramazan günlüğü tutulması, Filistin Gazze ve ülkemizdeki fakir ve yetimler için ramazan kumanyası”. Beykoz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün de Ramazan ayı konulu bir mesajı okul müdürleri ile paylaştığı öğrenildi. Mesajda "Ramazan'ın manevi atmosferini okullarımızın koridorlarında, sınıflarında etkinlik ve organizasyonlarla hissettirmek, öğrencilerimize bu mübarek zamanın ruhunu aktarmak adına özel çalışmalar yapmanızı, yaygınlaştırılmasını ve ay boyunca sürekliliği noktasında hassasiyet göstermenizi önemle rica ediyorum" ifadeleri yer aldı. (28 Şubat)
17. AKP’li Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin okullara gönderilen “Ramazan Ayında okulda yapılabilecek etkinlikler” listesine tepki gösterenleri hedef aldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Nur Cemaati'nin Yazıcılar Grubu'na bağlı Hayrat Vakfıyla ortaklaşa düzenlediği temelinde Osmanlıca eğitimi olan ve liselere dönük umre ödüllü "Kültürel Mirasın İzinde Projesi Final Programı"na katılan Tekin, “Bizi millet olarak bir arada tutan, bizi birlikte yaşama şuuruyla birlikte yaşatan, toplumsal değerlerimizi korumak için Milli Eğitim Bakanlığı olarak mücadele içerisindeyiz. Bunlardan bir tanesi de bizim Ramazan adetimiz. Sadece dini değil, aynı zamanda bizi toplumsal olarak bir arada tutan bir değer manzumesi. Ramazan heyecanı Milli Eğitim Bakanlığı olarak okullarda yaşatmak için okullarımızda bir farkındalık oluşturmak istedik. Çocuklarımız Ramazan ayının farkındalığını hissetsinler diye okullara gönüllü bir etkinlik listesi gönderdik. Sonra birileri karşı çıktı. Medyada bunu eleştiriyorlar. Aynı eleştiriyi yapanlar ile cadılar bayramını yasakladığımız için eleştirenler aynı kişiler. İnşallah bu tür etkinlikler artacak.” dedi. (28 Şubat)
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
1. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında 27 Ocak’ta imzalanan “4-6 Yaş Kuran Kursu Desteği Programı Protokolü” kapsamında Diyanet’in 4-6 Yaş Kuran kurslarına giden çocuklar için 2024 yılında Bakanlık tarafından 41 milyon 367 bin 150 TL aktarıldığı bildirildi. Bigün Gazetesinden Mustafa Bildircin’in haberine göre protokol ile “Ekonomik bakımdan dezavantajlı ailelerin” çocuklarını 4-6 yaş Kuran kurslarına kayıt ettirmeleri halinde kayıt ücretinin bakanlık bütçesinden karşılanması öngörüldü. Diyanet’in Kuran kurslarına giden ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca destek ödemesinden yararlandırılan çocukların sayısı da 50 bini aştı. İktidarın destek ve yönlendirmeleri ile sayıları katlanarak artan 4-6 yaş grubuna yönelik kuran kurslarına giden ve bakanlık kaynaklarıyla desteklenen çocuk sayısı, 2024 yılında 52 bin 358 olarak kayıtlara geçti. (21 Şubat)
Gençlik ve Spor Bakanlığı
1. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı iş birliğiyle düzenlenen Milli Yetkinlik Hamlesi Kampı’nda, ‘Haremlik-Selamlık’ uygulama yapıldı. Üniversiteli kadın ve erkek öğrenciler ayrı tarihlerde kampta yer aldı. (17 Şubat)
Sağlık Bakanlığı
1. Topuk kanı vermeyi reddeden ailelerin sayısının 5 kat arttığı belirtildi. Ret sebepleri arasında topuk kanlarının yurt dışına kaçırıldığı, genlerle oynandığı, çocuklara hastalık damgası vurularak ömür boyu ilaca mahkûm edildiği, yenidoğanın ruh ve beden sağlığı üzerinde büyük bir tehdit oluşturduğu, yenidoğan 28 günlük bebeklerin duyduğu acı ve ağrının gelişim geriliğine, beyin hasarına ve benzeri rahatsızlıklara, kısırlığa sebep olduğu, devlet tarafından para karşılığında yurt dışına satıldığı, yurt dışının mavi kan aradığı ve bu kanla iksir yaptığı, yurt dışının alınan topuk izleriyle tüm bebekleri kayıt altına aldığı ve kayıtları kendi amaçları doğrultusunda kullandığı gibi gerekçeler yer alıyor. (3 Şubat)
2. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, 11 hastaneye Kuran kursu eğitimi hakkında bir yazı gönderdi. Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’ün haberine göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yazısını gönderen sağlık müdürlüğü, kayıtların müftülük tarafından da yapılabileceğini söyledi. Yazıda, “Kuranıkerim ve dini bilgiler eğitimini almak isteyen fakat mesai saatleri içinde yaygın din eğitimi faaliyetlerine katılma imkânı bulamayanlara” olanak sağlanacağı ifade edilirken yüz yüze eğitime katılma olanağı olmayanlar için ise çevirimiçi Kuranıkerim, akaid, siyer, tefsir, hadis ve ilmihal eğitimi verileceği belirtildi. (11 Şubat)
3. Sağlık Bakanlığı, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün Kuran kursu eğitimi hakkında gönderdiği yazıyla ilgili basında yer alan haberlere ilişkin sosyal medyadaki ‘T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Çözüm’ hesabından yanıt verdi. Basında çıkan haberlerin asılsız olduğunu iddia eden Bakanlık paylaşımda, “Sağlık Bakanlığı, Aziz Milletimizin millî ve manevi değerlerine bağlı ve saygılı bir kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ile “Hastanelerde Manevi Destek Sunmaya Yönelik İşbirliği Protokolü” çerçevesinde kurumsal iş birliği yapmaktadır. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğümüz, Diyanet İşleri Başkanlığının yazısı üzerine talep edilen duyuruyu yapmış; 38 ilçe sağlık müdürlüğü ve adalar toplum sağlığı merkezi ile kamu hastanelerimize gerekli yazıyı yazmıştır.” ifadeleriyle haberlerin doğru olduğunu teyit etmiş oldu. (18 Şubat)
Adalet Bakanlığı
1. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın İstanbul şubesi sosyal medya hesabından “İstanbul Anadolu’daki denetimli serbestlik kapsamındaki genç kardeşlerimizi, unutulmaz bir Kartepe deneyimi için uğurladık” ifadeleriyle paylaşım yaptı. TÜGVA uzun zamandır denetimli serbestlik kapsamındaki gençlerle programlar düzenliyor. (20 Şubat)
Hazine ve Maliye Bakanlığı
1. TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın düzenlediği Genç Yönetici Okulu etkinliğne katılarak konuşma yaptı. (9 Şubat)
2. Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, Ali Erbaş’ın imzasıyla 31 Ocak’ta kamu kurumlarına Kuran kursu eğitimlerine yönelik gönderdiği yazı üzerine Hazine ve Maliye Hazine ve Maliye Bakanlığı hemen harekete geçti. Bakanlığa bağlı Personel Genel Müdürlüğü; İstanbul Defterdarlığı’yla birlikte 81 kent defterdarlığına, bakanlık personeline gerekli duyurunun yapılması talimatını verdi. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Defterdarlığı tarafından gönderilen yazıda, ilgili müdürlüklere bu eğitimler hakkında bilgi verilmesi istendi. Cumhuriyet Gazetesinden Aytunç Ürkmez’in haberine göre yazıda, “Müdürlüğünüze Hazine ve Maliye Bakanlığı (Personel Genel Müdürlüğü) tarafından dönderilen Kur'an Kursu Eğitimleri hakkındaki 06.02.2025 tarihli ve 3756245 sayılı yazı ve eki yazımızın ekinde gönderilmiştir.” ifadeleri yer aldı. (12 Şubat)
Milli Savunma Bakanlığı
1. Kara Harp Okulu resmi mezuniyet töreni sonrasında, kılıç çatarak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attıkları için ihraç edilen beş teğmenle ilgili Yüksek Disiplin Kurulu’nun karar gerekçesi açıklandı. Kurulda yer alan 9 üyeden 5’i ihraç yönünde oy kullanırken, 4 üye karara karşı çıktı. 47 sayfalık ihraç gerekçesinde, teğmenlerin, yemine ilişkin metnin okunmasını daha önceden planlandığının anlaşıldığı, disiplin amirleri tarafından talep reddedilmesine rağmen, tören sonrası dahi olsa emirlerin hilafında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarının millet nezdinde zedelendiği ifade edildi. Gerekçede “Olayın oluş şeklinin toplumda karşıtlık hissi oluşturabilecek, Subay Andı olarak bilinen ve yönergeden kaldırılan andın içeriğindeki değerlerin dışlandığına dair algı yaratacak ve sonuç olarak TSK’nın tartışılmasına neden olabilecek protest bir davranış disiplinsizlik olarak kabul edilecektir.”, “Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığı ifade eden ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözünü amacı dışında ve karşıtlık içeren protest bir eylemde kullanmak disiplinsizlik olacağı gibi sözün değerini de azaltan bir davranış olacaktır.”, “Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığı ifade eden ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözünü amacı dışında ve karşıtlık içeren protest bir eylemde kullanmak disiplinsizlik olacağı gibi sözün değerini de azaltan bir davranış olacaktır.” gibi ifadeler yer aldı. (4 Şubat)
2. Sosyal medyada “Savaş Medya” isimli bir hesaptan yapılan video paylaşımda “Tabur Komutanı Binbaşı: Mavi beremizin rengi, Osmanlı Devleti’ndeki akıncıları temsil eder. Sağ tarafa yatık olması ise dinimizi simgeler. Beremizin arkasındaki iki ip ucu, kefenizimin bağlarını temsil eder. Bizler, şehadetimizi başımızda taşına insanlarız” ifadelerini kullandı. Paylaşımdan kısa süre sonra hesabın kapatıldığı ortaya çıktı. (7 Şubat)
3. Sosyal medyada “Savaş Medya” isimli bir hesaptan yapılan paylaşımda “Kollarında Türkiye bayrağı taşıyan Suriye Ordusu askerleri ve duvarlarda Türk bayrakları ile donatılmış sınıflarda Suriye Ordusu kurmayları ders yapıyor. Türkiye öyle bir strateji izledi ki taşlar tam yerine oturdu. Şimdi meyveleri toplama vakti. Sahada da masada da.” ifadeleri yer aldı. Paylaşımdan kısa süre sonra hesabın kapatıldığı, benzer paylaşımların Suriye’nin ele geçirilmesiyle birlikte farklı sosyal medya hesaplarından da cihatçı terör örgütü HTŞ tarafından yapıldığı ortaya çıktı. (7 Şubat)
4. Kara Harp Okulu resmi mezuniyet töreni sonrasında, kılıç çatarak, “Mustafa Kemal’in askerleriyi” sloganı attıkları için ihraç edilmelerine karşı oy kullanarak şerh koyan Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Korgeneral Tevfik Algan emeklilik dilekçesini verdi. Tele1’den Ersin Eroğlu’nun haberine göre kanalın güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre ihraca karşı çıkan komutanların başka birimlerde görevlendirildiği ortaya çıktı. Habere göre şerh kararının ardından Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olan Tevfik Algan önce kış tatbikatına sonra ise 3. Ordu Komutanlığı emrine verildi. Algan karar üzerine istifa dilekçesini verdi. (19 Şubat)
5. AKP’li eski İçişleri Bakanı Soylu'ya yakınlığıylada bilinen, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin Azerbaycan merkezli Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu'na ait Ekol TV’nin Yönetim Kurulu Üyeliği'ne atandı. Çetin’in Genel komutanlığı döneminde, Jandarma içindeki Gülen cemaati ve sonrasında Menzil tarikatı yapılanmasını gündeme getiren Malulü emekli Gazi Üsteğmen Erhan Kaleli hakkında soruşturma açılmış, Kaleli’nin ordu evlerine girişi yasaklanmıştı. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan'ın katıldığı Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Mezuniyet Töreni'ndeki konuşmasında “Sayın Cumhurbaşkanım, zat-ı devletlerinizin buyurdukları gibi; biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Sayın Cumhurbaşkanım, sayın Başkomutanım, Türkiye Yüzyılı’nda biz de aziz şehitlerimizin yolunda bayrağa sarılmaya hazırız” ifadelerini kullanan Çetin, İçişleri Bakanlığı adına kart bastıran AK Gençlik Ocağı Başkanı ve Alaattin Çakıcı’nın eski danışmanı Ferhat Aydoğan’ı da makamında ağırlamıştı. (19 Şubat)
Dışişleri Bakanlığı
1. AKP’li Dışişleri Bakanı Hakan Fidan G20 Dışişleri Bakanları toplantısı için gittiği Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg'taki, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yenilen Nur'ul Hamidiye Camisi'ni ziyaret ettiğini sosyal medya hesabında “Tarihin ve maneviyatın buluştuğu bu mekan, TİKA’nın titiz çalışmalarıyla yeniden hayat buldu. Türk ve Güney Afrikalı Müslümanların ortak mirasını yaşatan bu anlamlı esere katkı sunan herkese gönülden teşekkür ediyorum.” ifadeleriyle paylaştı. (21 Şubat)
Kültür ve Turizm Bakanlığı
1. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın Genç Yönetici Okulu etkinliği İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlendi. TÜGVA internet sitesinde yayınlanan haberde “Birçok önemli konuğun katıldığı ve moderatörlüğünü Cansu Canan Özgen’in yürüttüğü “Genç Yönetici Okulu 2025 Zirve Programı”, Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirildi. Zirve programımıza Genel Başkanımız İbrahim Beşinci, Kiğılı Giyim Mağazaları Kurucusu, Abdullah Kiğılı, Tosyalı Holding ve TOGG Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Turkcell Genel Müdürü Ali Taha Koç, Karaca International Genel Müdürü Ömer Barbaros Yiş, THY Turkish Technology Genel Müdürü Serdar Gürbüz, kamuoyunda ‘CZN Burak’ olarak bilinen Burak Özdemir ve ressam Deniz Sağdıç’ın yanı sıra yüzlerce kişi katılım sağladı.” ifadeleri ve fotoğraflar yer aldı. (7 Şubat)
2. Birgün’den İsmail Arı 24 Ağustos 2022'de CİMER üzerinden yönelttiği "TÜRGEV, TÜGVA ve İlim Yayma Vakfı'na hangi kamu kurumundan kaç taşınmaz tahsis edilmiştir?" sorusunda Vakıflar Genel Müdürlüğü, "O vakıflara sorun" yanıtı verildiğini söyledi. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Arı, sorusuna yanıtın 29 ay sonra, 30 Ocak 2025'te geldiğini görselle paylaştı. (10 Şubat)
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
1. Menzil Cemaati lideri Muhammed Saki Elhüseyni ile müritlerinin havalimanlarında VIP'I kullandığı ortaya çıktı. Menzilcilerin havalimanı VİP video görüntüleri Birgün’den İsmail Arı tarafından paylaşıldı. (3 Şubat)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (DİB) – TÜRKİYE DİYANET VAKFI (TDV)
1. Hutbelerinde yoksulluk ve açlığın bir sınav olduğunu belirten ve devasa bütçesiyle lüks harcamalara sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Alo 190 Diyanet fetva hattından, fitrenin asgari ücretliye veya emekli maaşı ile geçinen birine de verilebileceğini söylendi. Sözcü gazetesinden Deniz Ayhan'ın haberine göre, Alo 190 Diyanet fetva hattı, fitrenin kimlere verilebileceğine ilişkin soruya, “Ramazan ayında fitre asgari ücretli ya da emekli maaşı alan birinin geçinemediğini düşünüyorsanız, yan geliri yoksa evi kiraysa ya da evi varsa bile yakıtını vs. ödeyemiyorsa verebilirsiniz” dedi. Yanıtta “Ama bakmakla yükümlü olduğunuz kişilerden olmaması şartıyla” cümlesine de yer verildi. (9 Şubat)
2. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Mahremiyet, İnsanı Saygın Kılar” başlıklı Cuma hutbesinde “İyiliğe dair bütün değerlerin öğrenildiği aile, her şahsın ve her toplumun mahremidir; saygınlığına halel getirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Müslüman, öncelikle kendisinin beden mahremiyetini korumakla yükümlüdür. Zira bedenimiz, üzerinde istediğimiz gibi tasarruf edebileceğimiz mülk değildir. Allah’ın bizlere verdiği büyük bir nimet ve emanettir. Eşleriniz, elbisenin bedeni koruduğu gibi sizleri haramdan koruyan bir örtüdür; sizler de aynı şekilde eşleriniz için bir örtüsünüz. Milli ve manevi değerlerimizi koruması ve yarınlara taşıması gereken televizyon, radyo, gazete ve sosyal medya gibi iletişim araçlarının bir kısmı maalesef, kötülüğün yaygınlaşmasına, zina, alkol ve kumar gibi haramların normalleşmesine zemin hazırlamaktadır. Bazı diziler, çizgi filmler ve reklamlar aracılığıyla bedenin teşhiri teşvik edilmekte, ahlakî sapkınlıklar ve cinsiyetsizleştirme özendirilmektedir. Bütün bu durumlar; en kıymetli hazinemiz olan aile kurumuna zarar vermekte, özellikle de gençlerimizi yuva kurmaktan korkar hale getirmektedir.” ifadeleri yer aldı. (14 Şubat)
3. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde vaiz olarak çalışan ve laiklik ve Cumhuriyet karşıtı söylemleriyle bilinen Halil Konakçı hakkında açılan soruşturmayı yürüten Diyanet İşleri müfettişinin görevden alındığı ortaya çıktı. Konakçı hakkında şikâyetçi olduğunu 12 Şubat’ta sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda açıklayan Bağımsız Milletvekili Ümik Dikbayır konuyla ilgili “Müfettişi görevden almakta gösterdiğiniz hızlı refleksi, Halil Konakçı’yı görevden almakta gösteremediniz!” dedi. (17 Şubat)
4. Diyanet İşleri Başkanlığı, fahiş harcama geleneğini 2025 yılında da bozmayarak Ocak ayında 13,4 milyar TL harcadı. Başkanlık günde 447,6 milyon TL harcama yaptı. Birgün Gazetesi’nden Mustafa Bildircin’in haberinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ocak ayında yaptığı harcama, kayıtlara 13 milyar 430 milyon 10 bin TL olarak geçti. Başkanlık, 13,4 milyar TL’lik harcamasıyla genel bütçe kapsamında 41 kamu idaresinin 28’ini geride bıraktı. (18 Şubat)
5. Kurumlara 2025 Bütçe Yasası ile verilen başlangıç ödenekleri, bu yıl da daha ilk aydan artırıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın dün yayınladığı verilere göre Diyanet’in bütçesinde de artış oldu. Cumhuriyet Gazetesinden Mustafa Çakır’ın haberine göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi 32.7 milyon lira daha artırıldı. (18 Şubat)
6. Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak İstanbul'un Pendik ilçesindeki Uluçınar Camisinin imam-hatibi olarak görev yapan, Cumhuriyet ve laiklik düşmanlığıyla bilinen Halil Konakcı AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın Erzurum’da düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşma sırasında kendisine soru soran bir kişiye "Sus, konuşma. Senin gibi hıyarlar ayrıştırıyor. Bunlar çapulcu, bunlar bu vatanın öz evladı değil." Diyerek hakaret etti. TÜGVA Erzurum sosyal medya hesabından paylaşımda ise “Halil Konakcı hocamızın söyleşisine salona sığmayarak büyük teveccüh gösteren Erzurum halkına şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadeleri yer aldı. (23 Şubat)
7. Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran ve dini bilgiler eğitimi almak isteyip de mesai saatlerinden kaynaklı yüz yüze eğitim alamayan kamu çalışanları için çevrimiçi ve/veya hafta sonu eğitim programları başlattığını bakanlıklara bildirdi. Bunun üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı yıldırım hızıyla harekete geçerek, 81 kent defterdarlıklarında Diyanet’in eğitim vermesini sağladı. Cumhuriyet Gaztetsinden Aytunç Ürkmez’in haberine göre, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın imzasıyla 31 Ocak’ta kamu kurumlarına Kuran kursu eğitimlerine yönelik bir yazı gönderdi. Yazıda; Kuran ve dini bilgiler eğitimi almak isteyen; ancak mesai saatleri içinde yüz yüze eğitimlere katılma olanağı bulunmayan kamu çalışanları için hafta içi 17.00-22.00 saatleri arasında veya hafta sonları eğitim verilebilecek bir izlence oluşturulduğunu bildirdi. Söz konusu eğitim izlencesi kapsamında; Kuran, akaid (dinde inanılması gereken esasların bütünü), siyer (İslamlık elçisinin yaşamı), tefsir (Kuran’ın surelerini açıklayan görüşler), hadis (İslamlık elçisinin sözleri, fiilleri ve önerileri) ve ilmihal (temel dini bilgileri içeren el kitapları) eğitimlerinin verildiği kaydedildi. Yazıda hafta sonu yüz yüze eğitime katılmak isteyenler için bulundukları yere en yakın Kuran kursu ve/veya müftülüğe başvurmaları, çevrimiçi eğitime katılmak isteyenlerin ise Diyanet’in resmi sayfasındaki ilgili başvuru alanından başvuru yapmaları gerektiği bildirildi. (25 Şubat)
BELEDİYELER
1. AKP’li Elazığ Belediyesi Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü görevinden alınan Ensar Vakfı İl Temsilcisi Alaattin Meydanoğlu, belediye başkanı Şahin Şerifoğulları’nın talimatıyla Afet İşleri Müdürü olarak atandı. Afet İşleri Müdürü olan Meydanoğlu’nun Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olduğu öğrenildi. (3 Şubat)
2. AKP’li İstanbul Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, yayınladığı bir videoyla bu yıl Ramazan ayında Esenler'de toplu iftar organizasyonları yerine Gazze’de iftar çadırı kuracaklarını açıkladı. (14 Şubat)
ÜNİVERSİTELER
1. 6 Şubat depremlerinin ardından binaları acilen boşaltılan İstanbul Üniversitesi İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi’nde Kuran kursu açılması için resmi talimat verildi. 20 farklı anabilim dalına kurs açılışı bildirilerek duyurulması istendi. Çapa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek imzalı 11 Şubat 2025 tarihli resmi yazıda, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün Kuran kursu izni için 7 Şubat 2025 tarihinde talimat gönderildiği belirtildi. Bu doğrultuda, Cerrahi Tıp Bilimleri, Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Algoloji, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Kadın Hastalıkları ve Doğum gibi pek çok bölümde kursun duyurulması talep edildi. (18 Şubat)
2. Boğaziçi Üniversitesi sosyal medya hesabından yapılan bir duyuruda “uygunsuz yakınlaşan” öğrencilere uyarı yapıldı. Paylaşımda “Kameralardan uygunsuz davranışlarda bulunan öğrenciler tespit edilip haklarında soruşturma başlatılacaktır.” ifadeleri yer aldı. (24 Şubat)
3. Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsünde bulunan kafeteryanın kapatılarak yerine Espressolab açılmak istenmesi üzerine “İşgal Kafe” eylemini başlatan öğrencilere karşı harekete geçen kayyum rektör Naci İnci eyleme katılan öğrencileri okuldan uzaklaştırılırken, resmi bir yazıyla “TCK’nın 154. maddesine göre açıkça suç olan bir eyleme teşvik ettiklerinden dolayı” pek çok kulübün yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmasına karar verdiğini duyurdu. Rektörlük ayrıca bu kulüpler ile bazı toplulukların etkinliklerinin de 28 Mart’a kadar dondurulması talimatını verdi. (25 Şubat)
4. Cumhurbaşkanlığı tarafından, tüm üniversitelerden resmi yazılarında Aile Yılı logosunu kullanmalarının da istendiği ortaya çıktı. (25 Şubat)
5. Konya Selçuk Üniversitesi Sultan Alparslan Kültür Merkezi'nde düzenlenen, “İslam'ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince” isimli konferansta konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Üniversite kelimesinin Arapça karşılığının, "camia" olduğunu, camisiz üniversite olmaması gerektiğini söyleyerek “Camia, ilim üreten birimleri içinde toplayan anlamına gelir. Cami de öyle. Üniversite camisinde cuma namazını kıldık. Cami ve camia birbirine ne kadar yakışıyor. Camisiz camia olmamalı. Eğer camisiz bir camia varsa bir an önce camilerini yapmalı. Türkiye'deki bütün üniversiteler için söylüyorum. İkisi de aynı kökten geliyor. Cami içinde müminler cem ediyor, camia içinde ise ilim irfan yolunda koşanlar cem ediyor.” dedi. Programa Selçuk Üniversitesi Rektörü Hüseyin Yılmaz, Vali Yardımcısı Aydın Erdoğan, Rektör Yardımcıları Ahmet Ak, Haldun Soydal, Zeki Bayramoğlu, Din Hizmetleri Genel Müdürü Şaban Kondi, AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ercan Uslu katıldı. Erbaş’ın yanı sıra konuşma yapan rektör Yılmaz da konuşmasında “Üniversitelerimiz, yalnızca teknik bilgi üreten kurumlar değil; aynı zamanda ahlaklı, millî ve manevi değerlerine bağlı, erdemli ve insanlığa fayda sağlayan bireyler yetiştiren müesseseler olmalıdır. Selçuk Üniversitesi olarak bizler de bilgiyi hikmetle yoğuran, manevi değerlerden beslenen bir eğitim anlayışını benimseyerek öğrencilerimizi geleceğe hazırlamayı şiar ediniyoruz” dedi. (28 Şubat)
TBMM, SİYASET VE TOPLUM
1. Sema Maraşlı isimli şahıs sosyal medya hesabından, “Bilinçli bir baba. Araştırmış, okumuş, topuk kanın çocuğu için zararlı olacağına inanmış ve yaptırmamış. Tebrik ediyorum. Herkesin "Rockefeller Tıbbına" iman etmesi gerekmiyor, değil mi @Akparti Aklımız var kullanalım.” Sözleriyle bebeklerden alınan topuk kanına karşı paylaşım yaptı. Maraşlı’nın yazdığı çocuk kitaplarının, geçmiş yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı tavsiyeli olduğu, kendisinin Bakanlık bünyesinde birçok yerde seminerler verdiği ortaya çıktı. (2 Şubat)
2. Siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Akit’te yazan Ali Karahasanoğlu “O 4 komutanı da ihraç edin!” başlıklı yazısında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen teğmenlere ilişkin kararda red oyu kullanan komutanları hedef alarak “Teğmenlerin ihracına itiraz eden dört üye de, TSK’dan ihraç edilmelidir.” ifadelerini kullandı. (5 Şubat)
3. AKP listelerinden meclise giren HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “İskilipli Atıf Hoca'yı ve İstiklal Mahkemelerince zulmen şehit edilen tüm âlimleri rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Evet, İskilipli Atıf Hoca, İslami bir hayat yaşadığı için, Batı'yı taklit etmediği için, Frenk mukallitliğine, İngilizleştirme, Fransızlaştırma politikasına karşı çıktığı için İstiklal Mahkemelerince şehit edildi. Evet, ondan sonra onun gibi âlimler de İstiklal Mahkemelerince şehit edildi. Ancak bu zulmü sürdürenler; darbelerle, baskılarla bu hakikatin sesini susturmaya çalıştılar. Buna rağmen bu hakikatin sesi kesilmedi, kesilmeyecek. Biz var olduğumuz müddetçe İskilipli Atıf Hoca’nın davasını, Şeyh Said'in davasını, onların o İslami mücadelesini sürdüreceğiz ve asla bu yoldan da vazgeçmeyeceğiz. Bu vesileyle İskilipli Atıf Hoca'yı ve onun gibi âlimlerin şehadetini tebrik ediyor ve onları rahmetle, minnetle yâd ediyorum.” dedi. (5 Şubat)
4. 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde Adıyaman'da AKP’li İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın da katıldığı sessiz yürüyüş tekbirlerle bölündü, Ülkü Ocakları "Ya Allah, bismillah, Allah-u Ekber" sloganları attı. (6 Şubat)
5. Kurucuları arasında AKP’li eski milletvekili Ekrem Erdem, Ömer Çelik gibi isimlerin yer aldığı ve başkanlığını halen Erdem’in yaptığı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Taner Özdemir “Sultan Vahdettin’in mezarı artık İstanbul’a taşınmalı. Bu, tarihî bir vefa borcudur. Suriye’de 61 yıl süren BAAS rejiminin sona ermesiyle birlikte Türkiye, tarihî değerlere dair önemli adımlar atmaya başladı. Bu kapsamda, Şam’daki Süleymaniye Külliyesi’nin restorasyonuna başlandı. Ancak bu süreçte Sultan Vahdettin’in mezarının da unutulmaması gerekiyor. Son padişahın ebedî istirahatgâhının İstanbul’a taşınması hem tarihî hem de manevi bir sorumluluktur.” Diyen Özdemir “Tarihimiz bizim kimliğimizdir. Padişahlar, bu devletin kurucu unsurlarındandır. Sultan Vahdettin’in mezarının Türkiye’ye nakledilmesi, geçmişimize duyulan saygının da bir göstergesidir. Devlet yetkililerimizi, akademisyenleri ve hanedan mensuplarını bir araya gelerek bu süreci başlatmaya çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı. (9 Şubat)
6. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Gazze'yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım” sözlerine karşılık olarak 2. Abdülhamit’in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Gazze'nin Abdülhamid'e ait olduğunu iddia ederek “Diyorlar ki Gazze'yi alacağız. Bir dakika arkadaş siz neyi alıyorsunuz? Bugün Gazze dediğinizde, Sultan Abdulhamid'in şahsi tapulu malıdır.” ifadelerini kullandı. (10 Şubat)
7. Tarihçi İlber Ortaylı, Ekol TV’de katıldığı programda Candaş Tolga isimli programcının “Suriye de bir gün diktatör Esad’ı arar hale gelir mi?” sorusuna “Hayır çünkü çok tahripkâr. Suriye’de Esad dediğin zaman en aklı başında adamlar bile ‘ama laik’ diyorlardı. Bunu diyenlerin sayıları çok azdı. Suriye’de Esad’ın dayandığı doğrudan doğruya bir dini dini gruptur. Bunlar Nusayriler. Batı Suriye. Onlar arar ve arayacaklar. Şimdiden arıyorlar. O yüzden Suriyeyi kontrol etmek isteyenlerin onları gözetim ve muhafaza altında tutması lazım ki asayiş vuku bulsun. Bilhassa bizim Türkiyemizin, bilhassa güney güvenliği için çok önemli.” sözleriyle cevap verdi. (11 Şubat)
8. Siyasi iktidara yakın Yeni Şafak’ta çalışan İsmail Çoktan, sosyal medya hesabından eski Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın oğlu Hafız Esad’ın sosyal medyada paylaştığı videoyu yayınlayarak “Devrik Suriye Diktatörü Beşşar Esed’in oğlu Hafız el-Esed, Rusya’nın başkenti Moskova’da yürürken çektiği bir videoyla telegram ve X hesaplarının kendisinin olduğunu doğruladı. Çeçen kardeşlerimize önemli bir iş düşüyor.” ifadeleriyle cihatçı çetelere çağrı yaptı. Geçmişte Anadolu Ajansı’nda (AA) “analiz” yazıları kaleme alan Çoktan, El Kaide uzantılı cihatçı terör örgütlerine desteği ve yakınlığıyla biliniyor. (12 Şubat)
9. AKP'ye yakınlığıyla bilinen gerici ilahiyatçı İhsan Şenocak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bir vazifeye atanamadığında, arzu ettiğin biriyle evlenemediğinde, istediğin daireyi satın alamadığında üzülme! Belki de Allah Teala sana daha güzel bir vazife, daha hayırlı eş ya da ev nasib edecek. Cehaletinden dolayı hayır zannettiğin şerri senden uzaklaştıran Rabbine hamdet!” dedi. Şenocak, daha önce de “genç kaynana şehvet uyandırır”, “Pantolon giyen kadınların cehennemliktir.” bibi ifadeleriyle biliniyor. (12 Şubat)
10. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”yla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bu ülkede yaşayan Anâsır-ı İslam’ın kardeşliği Allah’ın emri, Hz.Muhammed Mustafa’nın sünnetiyle kaimdir ve başkaca şeylerin lüzumu yoktur. Şakiler her zaman hakettiği sonu yaşamış ve yaşayacaktır.” ifadelerini kullandı. (16 Şubat)
11. HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda konuşan Türkiye’de Hizbullah adıyla faaliyet yürüten islamcı terör örgütüyle bağlantılı Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş İslam adına ümmeti emzirenlerin Kürt alimler olduğunu söyleyerek “Anadolu'nun dört bir tarafını, Batı’daki şehirleri geziyorum, dolaşıyorum. Her yerde İslami medreseler, tedrisat yapan medreseler var. Bunların yüzde 90'ı hep bu taraftan gelme.” dedi. Göktaş konuşmasında “Ortada bir Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri var. Şu anda Adıyaman Menzil'de birtakım şeyhler var. Bunların müritlerinin büyük bir kısmı Türklerdendir. Bu da ayrı bir olaydır. Bu kadar güzel şey var da bu problem ne? Problem Kemalist rejimdir. Bu ümmetin göz nuru Alimlerine gerçekten büyük bir katliam uyguladı ve bu katliamda sadece alimlerimizin başı gitmedi. O alimlerle beraber binlerce, on binlerce seveni de taraftarı da hepsi bu katliama uğradı. Kemalist rejim bunu yaparken halk alimleri bağrına basmaya devam etti. Anca buna rağmen özellikle Kürt uleması Türk ulemadan da yumruk yiyenler var. Kemalizm’in yumruğunu bütün Müslümanlar yedi ama Kürtler 2 defa yedi. Türkler bir yerde İskilipli Atıf hoca gibi Konya'daki birtakım hocalarımız gibi ama buradakiler hem Kürt'sün diye yumruk yedi hem de Müslümansın, alimsin diye yumruk yedi. Hâlâ ders kitaplarında Şeyh Said Hazretlerini, Bediüzzaman Hazretlerini, İskilipli Atıf Hocayı, Muhammed Esad Erbili'yi hain olarak gösteren bir tarih var. Bu resmi tarih çocuklara okutuluyor. Bunun aslı yoktur. Buradan haykırıyorum! Şeyh Saide İngiliz ajanı diyenlere, lütfen! Elinize Şeyh Said Hazretlerinin fotoğrafını bir de kendi fotoğrafınızı alın ve aynaya bakın. Allah aşkına söyleyin hangisi İngilizlere daha çok benziyor. Bediüzzaman mı? İskilipli Atıf Hoca mı? Hangisi İngilizlere benziyor? Onun için lütfen bunları silin. Bugün bizim istirhamımız bu. Bu milletin bağrına bastığı, din adına İslam adına emdiği beslendiği şahısların üzerine attığınız iftiraları, bu sistem lütfen oradan silmelidir, özür dilemelidir. Özür dilemek yetmez, çıkıp ‘biz hainlik yaptık’ deyin!” ifadelerini kullandı. (16 Şubat)
12. HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda konuşan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı ve AKP eski Isparta Milletvekili Sait Yüce Kürt meselesinin çözümünün Kuran’da bulunduğunu, Said Nursi'nin 117 yıl önce ortaya koyduğu çözüm önerilerinin bugün de hala geçerli olduğunu söyledi. Yüce konuşmasında “Ne zaman ki İslam etrafında toplandık ve üst çatı ümmet çatısı oldu; O çatının altında olduk, o zamanlar hep muvaffak olduk. Türklük de çok yapıldı, hala da yapılıyor mu, Türkleştirme çabaları… Belki de bugünkü hadiselerin pek çoğunu tetiklemesine vesile oldu. Biz eğer bugün güncel konuları, sorunları konuşup bataklığı kurutmak gibi temeline inip tedavi edeceksek, tedavi eğitimden geçer. Ama Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi bir eğitimden, yani Kur'an'i metotla; Fen bilimleri, din bilimleri o ittihat çatısı altında… Dolayısıyla bu Medresetüzzehra projesi ve İttihad-ı İslam önemli.” dedi. (16 Şubat)
13. HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzyılı toplumsal travmalar, katliamlar, kıyamlar, isyanlar, haksızlıklar ve hukuksuzluklarla geçti. Nereden bakılırsa bakılsın Kürtler başta olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün insanlar için bu yüzyıl, büyük bir kayıp oldu. Bu kayıp sadece Türkiye için değil, İslam coğrafyasının tamamı için de istikrarsızlık nedeni oldu. Meselenin adalet temelinde çözümü, insani ve İslami bakış açısı ve tarihi tecrübelerden istifade edilerek mümkün olabilir. Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri dikkate alınmadan yüzyılların oluşturduğu sorunları çözmek mümkün değildir. Bu hassasiyetlerin başında İslam gelir ve İslamî değerlere aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkı nezdinde karşılık bulmayacaktır. Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları neticesinde ortaya çıkan ve bugüne kadar yüz binlerce insanın ölümüne ve büyük acıların yaşanmasına yol açan silahın ve şiddetin Kürt meselesi için bir çözüm enstrümanı olmadığı bilakis bu yöntemin Kürtlerin sahip olduğu beşeri ve siyasi gücü kriminalize ettiği ortaya çıkmıştır. İç cephenin güçlenebilmesi için ulusçu resmi ideolojinin inkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmelidir. Ayrımcılığın sonlandırılması için yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı, temel hak ve hürriyetler hiçbir şarta bağlanmamalı ve pazarlık konusu yapılmamalıdır. Kürtlerin büyük bir saygıyla andığı Şeyh Said–i Palevi gibi Kürt âlimlere yapılanlar başta olmak üzere bu güne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mezar yerleri ivedilikle açıklanmalıdır. Kürt meselesinin kaynağını oluşturan Kemalist zihniyetin ürünü olan darbe anayasası değiştirilmeli ve eşit vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Kürtleri birbirinden ayıran Skyes-Picot sınırları sembolik hale getirilmeli; insani, ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi ve sılayı rahim hukukunun yerine getirilebilmesi için gerekli bütün kolaylıklar sağlanmalıdır.” ifadeleri yer aldı. (16 Şubat)
14. HÜDA PAR'ın "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” üzerine AKP’li çevrelerde başlayan gerginlikte iktidara yakın bir gazeteci, Marmara Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan gerici Furkan Bölükbaşı’nı ‘besleyen’ isimleri açıkladı. Siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen gazeteci Zihni Çakır sosyal medya paylaşımına göre AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ve TCDD Genel Müdürü Ufuk Yalçın, Bölükbaşı’nı destekleyenler arasında. (18 Şubat)
15. AKP listelerinden Batman milletvekili seçilen Serkan Ramanlı Habertürk’te katıldığı bir programda “Sadece Peygamber efendimizin şu hadisini rehber edinirsek sorunlar çözülecek. İslam’ı esas alırsak değil bin yıl, on bin yıl daha beraberliğimizi sürdürürüz.” dedi. (18 Şubat)
16. AKP eski milletvekili Mehmet Metiner siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak’ta yazdığı “Kürt meselesi” tabiri niçin mi yanlış? Asıl mesele nedir peki?” başlıklı yazıda HÜDA PAR tarafından Diyarbakır’da “Kürt Meselesine İnsani Çözüm” başlığıyla düzenlenen çalıştayda yaptığı konuşmayı yayınladı. Yayınladığı konuşmada “Kuruluş sürecinde Cumhuriyet Halk Partili iktidar seçkinleri Kürt varlığını ve aidiyetini modern ulus-devlet paradigması için bir tehdit olarak gördükleri için inkara yöneldiler. “Kürt meselesi”, Kürtleri mesele olarak gören CHP’nin inkârcı zihninin bir ürünüdür. O modern ulus-devlet projesinin mağdurları arasında Türkler de, Türk kardeşlerimiz de vardır. Türk’ü tarih sahnesinde Türk kılan İslami ve geleneksel tüm özellikleri laikçilik ve modernlik adına yok sayılmış, devlet, memleket ve toplum hayatından sökülüp atılmak istenmiştir adeta. Müslüman-dindar-muhafazakâr Türk’ün kendisi adı Türk olan bir devlette CHP yönetici elitinin tepeden inmeci Batıcı zorla modernleştirmeci politikalarının mağduru ve mazlumu olmuştur. Yani tıpkı Müslüman Kürtler gibi Müslüman Türkler de Batıcı CHP’li devletçi elitin gözünde bir mesele olarak görülmüştür. Türk de Kürt de aslında seküleştirilmek istenmiştir. Modern ulus-devletin tek tipleştirici, farklılıklara zinhar izin vermeyen homojenleştirici ideolojisi, bir yandan modernlik üzerinden İslami-geleneksel inanç ve yaşam tarzlarını biçen, bir yandan da Fransız tipi ulusçuluk anlayışı üzerinden Kürtlerin ve diğer toplulukların farklılıklarını hayalî bir tek ulus kimliği potasında eritmeye dönük adeta bir giyotin işlevi görmüştür. Asıl mesele budur. Bugün zihnen ve yaşam tarzıyla seküler-laikçi ve Batıcı olan bir Kürt’ün tıpkı kendisi gibi olan bir Türk’ü, İslamî akideye ve hayat tarzına mensup bir Kürde tercih edebiliyor olması aslında bu bahiste konuşulması gereken önemli bir meseledir. Bir Türk de kendisi gibi seküler-laikçi olan bir Kürdü pekâlâ İslamcı bir Türk’e tercih edebiliyor. Mesele o yüzden ne sadece “Kürt meselesi”dir ne de “Türk meselesi”dir. Bütün mesele, zihniyet meselesidir. Ve bence asıl iktidar kavgası da bu zihniyet kavgasıdır. Modern ulus-devlet paradigmasının doğurduğu bir meselenin çözümünü ulus-devlet paradigması içinde aramak ise sadece bir çelişki değil aynı zamanda başlı başına bir büyük meseledir. Osmanlı’nın din kaynaklı millet anlayışından Fransa’nın seküler temelli ulus anlayışına geçiş süreci aslında tam bir zihniyet naklidir. Ulus-devletin oluşturduğu bir meseleyi ulus-devlet anlayışı içinde kalarak çözemeyeceğimizi artık kabul etmeliyiz. Suriye’nin Arap Baasçıları ile örgütün Kürt Basçıları ülkemizdeki Türk Baacçılarıyla bir olup bu meseleyi çözmek için cesaretle adım atan Sayın Erdoğan’ın karşına dikildiler. Bizler Ademin çocuklarıyız. Adem ise topraktandır. Hiçbirimiz içine doğduğumuz kavmimizden dolayı değerli veya değersiz değiliz. Kavimlerimizin farklı olması birbirimizi tanımamız ve birbirimizle dayanışmamız içindir. Dillerimizin farklı olması Allah’ın ayetlerindendir. Türkler ve Kürtler birbirlerinin Müslüman kardeşleridirler. Bütün Müslüman kavimler bir millettir. Biz hür ve eşit vatandaşları olan demokratik bir cumhuriyeti, yani Türkiye Yüzyılı’nı gelin hep birlikte inşa edelim diyoruz. Türkiye sadece kendi toprakları içindeki Kürtleri değil, Suriye, Irak ve İran’daki Kürt kardeşlerini de yeniden kazanacak bir yeni devlet aklını kuvveden fiile çıkarmalıdır. Bunun için gerekli olan İslâmî kardeşlik paradigmasıyla demokratik vatandaşlık anlayışını tarihsel tecrübelerimizle harmanlayan yeni bir devlet tecrübesini ve yeni bir siyasi temsili kuvveden fiile çıkartmayı salık veriyoruz.” Ifadeleri yer aldı. (18 & 21 Şubat)
17. Marmara Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan laiklik, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı gerici Furkan Bölükbaşı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Şeriatla yönetilen Afganistan, laikçi sistemle yönetilen Kemalistan’dan daha güvenli ve daha hoşgörülü. Şimdi Afganistan’a git o zaman diyenler olacaktır. Hayır kendi ülkemize yüz yıl önce kaldırdığınız şeriatımızı tekrar getireceğiz.” dedi. (19 Şubat)
18. AKP listesinden Mersin milletvekili seçilen HÜDA PAR’lı Faruk Dinç, TBMM’de yaptığı konuşmada partisinin Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”yla ilgili eleştiriler hakkında “Kürt meselesinin sebebi Kemalizm'dir. Çözümü de İslam’dadır Kemalizm zehirdir. Biz bu zehri yutmayacağız.” dedi. Dinç konuşmasında “Bizi kardeş kılan İslam'dır dedik. İslam'dır dediğimiz için birileri hopluyor zıplıyor. Başkaları da çalıştay yapıyor ses yok, hatta el yükselten, devlet vaat eden zat tam tuşlara basarak HÜDA PAR'a iftira atıyor. Biz biliyoruz sizin düşmanlığınız İslam’adır. Derdiniz İslam’ladır. Kürt meselesinin sebebi Kemalizm'dir. Çözümü de İslam'dadır. Siz bize çözümün zehri olan Kemalizmi öneriyorsunuz, bize bu zehri yutturmaya çalışıyorsunuz. Kemalizm zehirdir. Biz bu zehri yutmayacağız. İlacımız olan aziz İslam’la kardeş olacağız. Ve hep birlikte Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Zaza’sıyla kardeşçe bu ülkede yaşayacağız. Bizim hakkımızda iftirada bulunanlarla ayrıca mahkemede hesaplaşacağız.” ifadelerini kullandı. (19 Şubat)
19. AKP listelerinden Batman milletvekili seçilen HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Kemalizm'in ikiz kardeşi Apoizm'dir. Ne Apoizm'den ne Kemalizm'den bize fayda gelmez. Bizi kardeş kılan aziz İslam'dır, başka bir şey değil. Biz, İslamî çözüm olsun dedikçe sizin şartelleriniz atıyor, saldırmaya başlıyorsunuz, sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. (19 Şubat)
20. AKP listelerinden Gaziantep milletvekili seçilen HÜDA PAR’lı Şahzade Demir, partisinin Mersin Milletvekili Faruk Dinç’in TBMM’de yaptığı “Kemalizm zehirdir, biz bu zehri yutmayacağız" konuşmasına sahip çıkarak 6284 sayılı aileyi koruma ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu da hedef aldı. “İlk günden beri bu meselenin çözümü noktasında çözüm anlayışını seküler ve Kemalist bir çerçeve içerisine hapsetmeye çalışanlar bu tarzda bir çözüm anlayışı geliştirmeye ve dayatmaya çalışan insanların insani ve islami anlamda bir anlayışın ortaya çıkmasına tahammül etmedikleri ortaya çıktı.” diyen Demir, Faruk Dinç'in Genel Kurul'da kullandığı ifadelere katıldığını belirterek “Önümüzde 100 yıllık bir pratik var. Osmanlı döneminde ve öncesinde etnik aidiyetlerin ön plana çıkmadığı bir anlayış hakimdi ve bu coğrafyada kardeşlik hukuku içerisinde çok güzel günler yaşandı. Özellikle Cumhuriyetten sonra İttihat ve Terakkici yapıların topluma dayattığı bazı uygulamalar ve stratejiler söz konusu olmuştur. Kemalizmden kastımız da şudur; sopa olarak Kemalizmin ya da laikliğin, seküler yaşam tarzının bu topluma zorla dayatılmasıdır. Burada sorunlarımıza islami perspektiften bir yaklaşım ortaya konuldu. Kemalist anlayışı topluma dayatan odakların saldırısına maruz kaldık. Bu durum ve Türkiye'deki geçen 100 yıllık süreç ortaya koymuştur ki Kemalizm illeti bu memleketten çıkartılmadığı müddetçe ya da toplum bundan kurtarılmadığı müddetçe bizim birlik ve beraberliği muhafaza etmemiz imkansızdır. Ne zaman biz bunu yaptık, eskisi gibi Müslümanca kardeş olduk o zaman biz bütün bu sorunlarımızın üstesinden geleceğiz.” dedi. Kadın cinayetlerine ilişkin “Kadın ancak aile içerisinde korunur, muhafaza edilir. Onuru, kişiliği ancak aile bütünlüğü içinde korunur. Biz aileyi düşünmeden sadece kadını korumayı ve ailenin dağılmasını hesaba katmazsak meydana gelen sorunlarla yüzleşeceğiz. Aileyi kadının şiddet gördüğü bir mekan olarak lanse edilmesini de kınıyoruz. Aile kadının korunduğu bir yerdir” ifadelerini kullanan Demir 6284 sayılı aileyi koruma ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu da hedef alarak, "Bu kanun muğlak ve çerçevesi belli olmayan şiddet tanımından da vazgeçmemiz gerekiyor. Şeffaf bir tanım ortaya konuşmalıdır. Toplumda var olan şiddeti yalnızca kadın üzerinden ele almak toplumdaki diğer kesimleri de görmezden gelmektir. Anneliğin toplumda anlaşılmadığını her geçen gün görüyoruz. Kadına yönelik şiddetin artmasının bir sebebi de elbette ki toplumdaki bu hassasiyetin zayıflmasıdır" dedi. (20 Şubat)
21. X sosyal medya paltformunda bir kullanıcının yaptığı paylaşımda HÜDA PAR yöneticilerinin geçmişte, Türkiye’de Hizbullah adıyla faaliyet yürüten islamcı terör örgütü üyesi oldukları görüntüler yer aldı. Paylaşımda “Bu görüntüler şimdiki Hizbullah lideri Edip Gümüş’ün yaptığı itiraflar sonucunda ele geçirilen Hizbul-Kontra arşivinden çıktı. Şimdinin Hüda-Par üye ve yöneticileri olan eski Hizbul-Kontra tetikçileri yaptıkları katliamları büyük bir heyecan ve mutlulukla anlatıyorlar.” sözleriyle birlikte video yer aldı. (20 Şubat)
22. Siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen Akşam Gazetesinde yazan Murat Özer katıldığı bir programda “Ben laikliğin kesinlikle asla Anayasa’da yer almasını istemiyorum. Kesinlikle kaldırılmasını istiyorum. Bu ülkede ne kadar zulüm varsa, ne kadar cürüm işlenmişse hepsi Kemalizmden kaynaklanmıştır. Kemalizm kaldırılınca inşallah Allahın izniyle. Kemalizm daima işbirlikçidir. Kemalizm vatansever değildir. İslamcılar, müslümanlar vatanseverdir. Bugün islam dünyasını kan gölüne çeviren bütün bu Kemalizmin, Kemalist sistem ve Kemalizmin izdüşümleri olan diğer ideolojilerdir. Altı okla ifade edlien şey tarihimize, dilimize, dinimize, örfümüze, her şeyimize düşmanlık üzerine tesis edildi. Kemalizm Apoizmle eştir. Aynı şeydir. Biri Türk ırkçılığını savunur, biri Kürt ırkçılığını savunur. İkisi de temelde ırkçıdır. İkisi de temelde faşisttir. İkisi de kendi insanlarını tek tipçi hale getirmeye çalışır. Kemalizm akla aykırıdır. Akla düşmandır. Özgürlüklere düşmandır.” dedi. (20 Şubat)
23. Türkiye’de Hizbullah adıyla faaliyet yürüten islamcı terör örgütüyle bağlantılı HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu katıldığı bir programda, “Kürt meselesinin de ana kaynağının Kemalizm olduğunu söylediniz. Türkiye’deki kronikleşen sorunların çözümünde Kemalizm ne kadar aktör olabilir?” sorusun üzerine “Sıfır, sıfır, evet yani. Bugün yaşadığımız sorunların kahir ekseriyetinin temelinde bu zihniyet yatmaktadır. Tek tipçi, dayatmacı, tepeden inmeci, ‘halka rağmen halk için’ anlayışıyla halkın bütün değerlerine savaş açan ve baştan başa kültürüyle, tarihiyle, kılık kıyafetiyle, her şeyiyle bir milleti tabiri caizse tarih sahnesinden silip yeni bir ulus oluşturma iddiasıyla olmadık zulümlerin altına imza atan bir zihniyet sorunun kaynağı iken nasıl çözüm olabilir? Şöyle bir çözüm olabilir. O zihniyet sahipleri bütün bütün o zihniyeti terk etsedir ya da onlar da PKK gibi kendilerini lağvetseler. Artık bunun da dönemi geçti. Nasıl silahın dönemi geçti, silah sözüm değildir deyip ‘Evet biz fark ettik, biz günahlarımızdan tövbe ettik, bu zihniyet çözüm değil’ deyip kendi kendini dağıtsalar, lağvetseler bir daha da o dediğim gibi dayatmacı, tepeden inmeci, buyurgan söylemleri ağızlarına almayacaklarına dair nasuh bir tövbeyle tövbe etseler. O zaman belki memleketin sorunlarının çözümüne bir katkı sunmuş olabilirler. Başka da hiçbir katkısı olmaz.”” diyerek cevap verdi. (22 Şubat)
24. AKP’ye yakınlığı ve gerici söylem ve eylemleriyle bilinen Memur-Sen’e bağlı sendikaların 35 yaş altındaki üyelerinin yer aldığı Genç Memur-Sen, “Aile Yılı ve Ramazan ayının manevi atmosferine uygun” olması nedeniyle yedi dersten oluşan “Gençlik ve Aile Akademisi” düzenlediğini duyurdu. Buna göre, programa katılanlardan derslere devam şartı aranırken, akademiyi tamamlayan 18-35 yaş aralığındaki gençler arasından kura ile belirlenecek beş kişi Umre ile ödüllendirilecek. (22 Şubat)
25. AKP’ye yakınlığı ve gerici söylem ve eylemleriyle bilinen Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın konfederasyon ve sendikasının düzenlediği Kadınlar komisyonu Türkiye buluşmasında “yeni anayasa” için imza kampanyasının başladığını sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda duyurdu. “Talebimiz ifademizde, irademiz imzamızdadır” diyerek yaptığı duyuruda Yalçın imza kampanyasının başlıklarını “Aile Yılında, Aile ve Kılık Kıyafet Özgürlüğü Anayasal Güvenceye Kavuşsun! Aile “eşlerden” değil, “kadın ve erkekten oluşur” ifadesi ‘Anayasa’da yerini bulsun. İnanca dayalı kılık kıyafet özgürlüğü Anayasal güvenceye kavuşsun.” ifadeleriyle sıraladı. (23 Şubat)
26. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2024 yılı evlenme ve boşanma verileri, çocuk yaşta evliliklerin korkutucu boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi. Verilere göre, yalnızca geçen yıl 16-17 yaşındaki 9 bin 354 kız çocuğu ve 617 erkek çocuğu evlendirildi. 16-17 yaşındaki kız çocuklarının 30’lu, 40’lı yaşlardaki erkeklerle evlendirildiği görüldü. 20-29 yaşındaki erkeklerle evlendirilen kız çocuklarının sayısı 8 bini bulurken, 30-44 yaş arasındaki erkeklerle evlendirilen kız çocuklarının sayısı da 570 oldu. Çocukların evlendirildiği erkeklerin medeni durumlarına bakıldığında 160’ının boşandığı, 4’ünün ise eşini kaybettiği, yani toplamda 164’ünün ikinci evliliğini yaptığı ortaya çıktı. (25 Şubat)
27. AKP listelerinden meclise giren HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Aslında bu ülkede neredeyse Kemalizm’den darbe yemeyen bu zihniyetten zarar görmeyen bu zihniyetten rahatsız olmayan kalmamış. Biz burada bir zihniyete dikkat çekiyoruz. 28 Şubat’ta bu zihniyetin mimarıdır. Bakıyoruz kadın haklarından bahsediyorlar ama kadınların eğitim hakkını da alan yine bu zihniyettir. Sadece eğitim hakkını almadı. Kadınların çalışma hakkını elinden aldı. Sırf başörtüsünden dolayı hem çalışma hakları alındı hem de eğitim hakları alındı. Siyaset hakları dahil alındı.” ifadelerini kullandı. (26 Şubat)
CEMAAT-TARİKAT VE BAĞLANTILI YAPILAR
1. AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın İstanbul Üsküdar Kaptanpaşa Camisinde çocuklara temizlik yaptırdığı ortaya çıktı. Sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlarda çocukların temizlik yaptığı görüntülerle birlikte “İstanbul’da camiler pırıl pırıl oluyor, güzel yürekli kardeşlerimizin emeğiyle” ifadeleri yer aldı. (1 Şubat)
2. Suriye’den başlayarak dünyanın pek çok ülkesinde terör eylemi yapan IŞİD'lilerin, Türkiye'de “sohbet” ve “Alternatif Cuma namazı” adı altında birçok toplantı düzenleyerek örgütsel faaliyette bulunduğu ortaya çıktı. İstanbul merkezli dört farklı ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda örgüt adına faaliyet yürüttüğü tespit edilen 46 şüphelinin gözaltına alındığı belirtildi. (4 Şubat)
3. Türkiye’de Hizbullah adıyla faaliyet yürüten islamcı terör örgütüyle bağlantılı olan Peygamber Sevdalıları Derneği Başkanı Fasih Memiş “Şehadet, iman iddiasının ispatıdır.” dedi. Memiş “Peygamber Efendimiz, her şeyin başının İslam olduğuna dikkat çekmiş ve İslam’ın temeli olarak da namazı, o da yeterli değilse zirvesi olarak da cihadı göstermiştir. Bu sebeple, bir Müslümanın hayatı iman ve cihattan müteşekkildir. Allah’ın davasının, emir ve hükümlerinin hâkim kılınması yolunda çaba ve gayret gösteren, tüm bu uğurda canını feda eden kişilere İslam’da ‘şehit’ denir.” şeklinde konuştu. (6 Şubat)
4. ABD'de yaşayan Gülen Cemaati mahrem imamlarından Abdullah Antepli, 1988-1997 yıllarında 100'lerce cemaatçi öğrenciyi çalınmış soruları vererek askeri okullara yerleştirdiğini itiraf etti. Vicdan azabı duyduğunu söyleyip hakkını yedikleri diğer öğrencilerden helallik istedi. Soru çalmayı Fetullah Gülen'in talimat verdiğini itiraf etti. Sosyal medyada Malik Ejder isimli hesaptan yapılan videoda konuşan Antepli “O da benim günahım Allah affetsin. Çalınan soruları aldım. 1988 ile 1997 arasında sınavdan birkaç gün önce düzinelerce çocuğa verdim. Vicdan azabı duyuyorum. Kul hakkına girmişiz. Özür dilerim.” dedi. (11 Şubat)
5. Türkiye’de Hizbullah adıyla faaliyet yürürten islamcı terör örgütüyle bağlantılı Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) genel başkan yardımcısı Abdulkuddüs Yalçın her Müslümanın şehadeti arzulaması gerektiğini söyleyerek “İslam'la mücadele edenler dahi utanmadan 'şehid' tabirini kullanıyor.” dedi. (14 Şubat)
6. “Dersimi Seçiyorum, Dinimi Öğreniyorum” başlıklı basın açıklaması yapan İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) Solhan Temsilcisi Nayim Kaya velilere çocuklarının seçmeli ders olarak Kuran- Kerim, Peygamberin Hayatı ve Temel Din Bilgileri derslerini seçmesi çağrısı yaptı. Kaya “Ahlaklı bir toplumun yolu ahlaklı bireylerden geçer. Ahlak eğitimi ise Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatından örneklerin etkili ve cazip bir biçimde teşvik edilmesiyle mümkündür.” dedi. (14 Şubat)
Laiklik Meclisi İzleme Merkezi, 20 Mart 2025